Kategori: Hikayeler

NE EKERSEN ONU BİÇERSİN

Oldukça yaşlı bir adam, kendisi gibi kamburlaşıp yere yanaşmış bir ağacın altında ağlıyordu. Biraz önce irikıyım bir genç yanına sokulmuş ve kendisinden içki parası istedikten sonra bir de tokat atmıştı. Yaşlı adamın yere yıkıldığını görenler, hemen yardımına koşup: – Geçmiş olsun dede, dediler. O serseri ne istedi ki senden? Adamcağız bir şey olmamış gibi toparlanmaya

ELEĞİM SAĞMA 

Küçük Ayşe, sabahtan beri önünde mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı. Yorgun yorgun gerindi. Bugün evde yapayalnızdı. Babasıyla kardeşleri dün erkenden kasabaya, pazara gitmişlerdi. Annesiyle ablası da komşuda idiler; belki Zaim’lerde… Gözlerini ovuşturdu. Yavaş yavaş sofanın duvarındaki sarı çerçeveli aynaya yaklaştı. Kendine baktı. Beyazları azalan kömür gözleri uykudan henüz kalkmış gibi uykuluydu. Yanakları daha çok

Erkek çocuk isteyen adam

Köyde yaşayan çiftin yedi tane kız çocuğu vardı. Çok istemelerine rağmen erkek çocukları olmamıştı. Sekizinci çocuğa hamile kalan kadın bu sefer ki erkek olsun diye dua ediyordu. Kocası bu konuda çok baskı yapıyordu kadına.. Yedi kız babası olması köyde alay konusu olan adam köy ahalisinin dilinden kurtulmak için erkek çocuğa sahip olmak istiyordu. Bu nedenle

Borçlu Kalmak ve Vefasızlık Üzerine Muazzam Bir Öykü

Kendisini karşılayan sekretere ; Nazif Bey’le görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: “Nazif Bey mi?” dedi. “Evet, Nazif Bey!” diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla “Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.” dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı yüreğine. “Ya, öyle mi.?” diyebildi sadece. Hicranlı bir suskunlukla

Huysuz Adam 7 Yıl Boyunca Her Gün Garson Kızdan Dert Yakındı – Hayatını Kaybedince İse Gerçek Ortaya Çıktı

İnsanlara kendine davranılmasını istediğinde şekilde davran” demişler. Çünkü er ya da geç ektiğinizi biçiyorsunuz. Daha önce itfaiyecilere ücretsiz kahve servis etmesinin karşılığında hayal bile edemeyeceği bir sürprizle karşılaşan garson kızın hikâyesini sunmuştuk. Şimdi ise buna benzer başka bir hikâye aktarıyoruz. Teksas’ta yer alan Luby isimli bir restoranda çalışan garson kadının başına öyle bir şey geldi

Çocuğunuzun biyolojik ritmine saygı duyuyor musunuz?

Çocuğu birinci sınıfa başlamış bir anne-baba çaresizlik içinde yanıma gelmişti. Çaresizliklerinin sebebi; 19 kişilik sınıfta 18 kişi okuma yazmayı öğrenmiş, bir tek kendi kızları kalmış okumaya geçemeyen. Çalmadıkları kapı kalmamış, kimi “Disleksi var galiba çocuğunuzda” demiş. Kimi “Beyindeki kimyasal denge bozukluğundan” bahsetmiş.  Bütün bunlarla yetinmeyen anne, gittiği yerlerden birinde “Kızınıza kötü cinler musallat olmuş” diye

Oduncu ve Yılan

Zamanın birinde, bir oduncu ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an gözgöze gelmiş. Yaradana olan aşkı -yılan bile olsa- yaratılana yansımış ve yılana vurmaya kıyamamış. Yılanda duygulanmış ve dile gelmiş. ”Ey insanoglu, sen bana kıyamadın, bende sana iyilik edecegim” demiş. Bir kör kuyuya dalmış ve

Bugün çocukların doğum günüydü

Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu. Eski bir dostum olan fırıncı; “Biraz bekleyeceksin hocam. İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum.” dedi. Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu. Selâm verdikten sonra, fırıncının tezgâhına yaklaşarak; “Ekmeklerimi alayım! Benim ikizler acıkmıştır.” dedi. Fırıncı, adamın

Bana bakın ve ibret alın

Zamanın birinde bir Allah dostu şimdiki tabirle sayfiyye denilen yazlıkların olduğu bir sahil kasabasına gider. Orada dolaşırken boylu poslu bir adam görür kolunun biri yok… Birkaç gün takip eder bu adamı ve her gün ‘’ey ahali! Bana bakın ve ibret alın!’’ diye bağırmasına dikkat eder, gidip sorar. Yahu hayırdır niye her gün böyle ibret alın

Gözümüzü bir avuç toprak doyurur

Genç Padişahın gözleri dışarıda esen buz gibi poyraza rağmen iri dalgaların arasında balık tutmaya çalışan genç balıkçıya takıldı. Aşağı yukarı aynı yaşlardaydılar. Genç padişah yıllar boyu sıcak odasında otururken, dışarıda balıkçının tabiatın çetin şartlarına rağmen azimle mücadele ederek oltası ile denizden ekmeğini çıkarışını seyrederdi. Balıkçıya için için gizli bir hürmet besliyordu. Yıllar silinmez izler bırakarak