Ailesi ilk kez Bergen’in ölümünün perde arkasını anlattı

Arabesk- Fantazi müziğin önemli isimlerinden Bergen’i, eşi tarafından öldürüldükten 32 yıl sonra ailesi ilk kez anlattı. Bir televizyon programında “Ailesi de ‘ölümü hak etti’ demişti” diye konuşan Bergen’in katili Halis Serbest’in açıklamalarına Bergen’in ailesinden yanıt geldi.


Bir dönemin unutulmaz şarkıcılarından Bergen’in ölümünün üzerinden 32 yıl geçti. Bergeni öldüren Halis Serbest, katıldığı bir televizyon programında “Ailesi de ‘ölümü hak etti’ dedi” şeklinde açıklamalarda bulundu. Bunun üzerine ilk kez konuşan Bergen’in ailesi, sarsıcı gerçekleri anlattı. Önce kezzaplı saldırıya uğrayan, sonra da eşi tarafından öldürülen Bergen’in aile üyeleri Bergen’in hayatını konu alacak olan filmle ilgili de konuştu.

Serbest’in bu ifadelerine Bergen’in ablası Hatice Vargı, “Böyle bir şeyin doğru olması mümkün mü? Kardeşimiz öldürülecek ve biz “Hak etti” diyeceğiz. Hayatı boyunca yalan söylemiş bir adam 32 yıl sonra çıkıp bizim üzerimizden kendine prim yapıyor. Bir insan bu kadar alçak, bu kadar kötü, aşağılık olamaz ama insan değil” sözleriyle karşılık verdi.

Anne Sabahat Çakır’dan haberi günlerce gizlediklerini söyleyen Vargı, “Hepimiz yanında olduk. Haberi, annemden günlerce gizledik. Hastaneden çıktığında yeri göğü inletti annem, hâlâ o sesler kulağımda. Esas acıların kadını benim annem. Düşünsenize evladını, kızını gözünün önünde öldüren bir adam var, annemi de yaralıyor, çok korkunç ve acı değil mi? Hepimiz ilahi adalete inanıyoruz” dedi.

Röportajın tamamı ise şu şekilde:

“Kardeşinizin katili daha önce de Bergen’in (Belgin Sarılmışer) yüzünü kezzapta yaralarken annenizin de yaralandığını biliyoruz”

“Evet, Belgin’in önüne geçmiş. Kezzap annemin kollarına ve göğsüne gelmiş. Kurşunlandığında da uzun süre tedavi gördü. Adam, anneme; “Ölümden korkmuyor musun sen?” demiş. Annem de “Korkmuyorum” deyince “Al sana, al sana, vurdum” diye kurşunlamış. Sanki bu olaydan sonra, bu adamın yaptıklarından sonra kadın cinayetleri daha çok arttı.”

“Kardeşiniz istemiyordu değil mi Halis Serbest’i?”

“İstemiyordu ama nasıl kaçacağını bilemedi ondan.”

“32 yıl sonra Bergen’in hayatı filme dönüşüyor. Buna nasıl karar verdiniz?”

“Çok teklifler aldık, hep en doğrusunu bekledik. Mine (Şengöz) Hanım da bizim için doğru bir isimdi. Güvendik kendisine. Şimdiye kadar da her şeyi iyi yönetti. İnanıyoruz ki her şey çok güzel olacak.”

“Bergen çocuğunun olmasını çok istiyordu öyle mi?”

“Tabii… ‘Abla doktordan geliyorum yine, doktorun verdiği ilaç geri tepti’ derdi. Yani kabul etmiyordu vücudu. Çocuğu olsun diye çok uğraştı ama maalesef olmadı. Her gece ağlardı. Bütün bu acılar yetmezmiş gibi rahim kanseri oldu, ameliyat oldu ve çocuğu olma şansını kaybetti.”

“İnternette kuzeniyle evlendiğine ve çocuğu olduğuna dair bilgiler var.”

“Doğru değil. Bir hayranı “Oğluyum” diye ortaya çıktı ve herkes buna inandı. İnternette var olan fotoğraflarda kızı olarak bilinen kişi Cemile Ablam’ın kızı Esra’dır. İşte tam da yanlış bilinen bilgilerden dolayı bu filmin yapılmasını çok istiyoruz.”

“Halis’in evli olduğunu ve iki çocuğu olduğunu öğrenince nasıl tepki verdi?”

“Çok şaşırdı, çıldırdı. Bana geldi, “Abla, bana yaptığı nikah sahteymiş. Karısı ve iki çocuğu varmış” dedi. Ben de “Sen annemi dinlemedin” dedim. Belgin kaçınca da kezzap olayı oldu zaten.”

“Belgin sevmiş miydi onu?”

“Aşıktı. Sevmişti tabii. Ama sonrasında sahte nikahı filan öğrenince bitti.”

“Acı olaydan sonra hayatınızı nasıl sürdürdünüz?”

“O olaydan sonra annem ‘Bir evlat daha kaybetmeye dayanamam, tahammül edemem’ derdi. Annem hepimizi sakinleştirdi. ‘Kana kanla karşılık verilmez. Ben Allah’a bıraktım, Allah herkesin cezasını verir’ derdi. Biz 32 senedir hâlâ ağlıyoruz. Bu kadar güzel bir kız nasıl bu hale geldi? Keşke annemi dinleseydi. Ama şuna inanıyorum, hayatta olsaydı böyle bir filminin olmasını isterdi.”

“Bergen’in vefatını başta annenizden sakladınız. Sonra nasıl açıkladınız?”

“Hastaneden eve geldiğinde fark etti annem. Yedi mevlidini yapıyorduk. Hocalar vardı, kalabalıktı… Annemin çektiği acıyı görünce herkes yandı kavruldu. Öyle bir ağıt yakıldı ki, annemi zor tutuyordum. O acıdan sonra annem kendini de mezara gömdü. Sonra hep siyah giydi; düğünde de, bayramda da… Belgin’le annem de öldü. Kendi kendine konuşuyordu. Belgin, kahveyi çok severdi. Annem, kardeşim vefat ettikten sonra her sabah iki tane Türk kahvesi yapar, Belgin’le dertleşerek kahvesini içerdi. Akşama kadar tespih çekerdi kardeşimin posterleriyle kaplı odasında.”

“Mezarına sık sık gider miydi?”

“Kızım yalnızlıktan, karanlıktan korkar’ derdi. Sabaha kadar mezarlıkta annemle otururduk.”

Bergen’in abisi Mehmet Sarılmışer de Günaydın’ın sorularını yanıtladı.

“Siz nasıl haber aldınız kardeşinizin ölüm haberini?”

“Ben ailemle beraber yaşadığımız Hollanda’dan yaz tatiline Mersin’e gelmiştim, çok üzüldüm, şok oldum duyduğumda… Hatta Kayseri’ye gitmeden ablamların yazlığındaydık hep birlikte… Belgin, Kayseri’ye konsere gidecekti, adam sürekli rahatsız edip karşı çıkıyordu konserlere gitmesine.”

“Kayseri’ye konsere gitti ve dönüşte o acı hadise yaşandı”

“Evet. Konseri dönüşü Belgin, Çamlıyayla’da annemle birlikte yemek yemişler. Yemekten çıkıp arabaya bindiklerinde önünü kesiyor. Önce annemi vuruyor, omzundan, göğsünden ve dirseğinden yaralıyor. Sonra kardeşimi sırtından vuruyor. Bu nasıl bir kin, nasıl bir öfke! Kardeşime önce annemi vurarak annemin acısını yaşatıyor, sonra sırtından vuruyor. Kardeşim benim canım ciğerimdi, o kadar çok üzüldüm ki tahmin edemezsiniz. Otopsi yapılmıştı, her yeri kesilmişti, o halde gördüm onu. Mezarlıktan hiç ayrılmadım.”

“Mezarına sık sık gider misiniz?”

“Gidiyorum. Mezarı suluyorum, dua ediyorum. 32 yıldır sabah akşam 5 vakit duamı eksik etmiyorum.”

“Anneniz bu olaylardan en çok etkilenen kişi oldu kuşkusuz.”

“Tarifsiz bir acı yaşadı… İnanamadı. Kendisi de yaralı olduğu için hastanede kaldı.”

“Bergen’in hayatını anlatan bir film çekiliyor. Bu filmden beklentiniz ne?”

“İnşallah bu film çıktığı zaman yeni yeni kanunlar çıkar. Kadın hakları için, kadınları daha güzel korumak için, müdafaa etmek için… Tek dileğim ve beklentim bu. Umarım bu ölümler son bulur, acılar biter. Filmden sonra bir şeylerin değişeceğine inanıyorum. Yurt dışında da ses getirecektir. Avrupa’da, belki de Amerika’da, belki de Avustralya’da seyredecekler kardeşimin filmini. Mine Hanım çok çaba gösterdi. Kardeşim hak ettiği değeri, önce Allah, sonra onun ve ekibinin sayesinde bulacak. Belgin tüm kadınları temsil edecek. Kadın cinayetlerini aza indirecek bir etki yaratmasını bekliyorum.”

“Geçtiğimiz günlerde Bergen’i katleden Halis Serbest’e mikrofon uzatıldı ve ailenin “Bergen ölümü hak etti” dediğini dile getirdi. Siz bu sözlerine ne diyeceksiniz?”

“Öncelikle bir katile mikrofon uzatılması kadar kötü bir durum olamaz. Türkiye’nin çok izlenen bir kanalına bir katil çıkıyor, “Pişman değilim öldürdüğüm için” diyor, bir de bizim kendisine, “Bergen ölümü hak etti” dediğimizi ifade edebilecek kadar da aşağılık biri. Türkiye’de yüzlerce kadın neden öldürülüyor şimdi anlıyor musunuz? Siz katilin sırtını sıvazlarsanız, ona mikrofon uzatıp “Nasıl öldürdün?” diye anlattırırsanız bu ülkede daha çok kadın öldürülür.”

Bergen’in bir diğer ablası Aynur Direkçi’den de dikkat çeken açıklamalar geldi.

“Halis Serbest’in açıklamalarına ne diyorsunuz?”

“İnanın kulaklarıma inanamadım. Bu yalanı neden söylüyor, neden bizim üzerimizden hâlâ bir şeyler yapmaya çalışıyor anlamıyorum. Her şeyi geçtim, bir katili konuşturan bir TV kanalına neden ceza verilmiyor da bizim üzerimize geliniyor. Kardeşim öldürülüyor ve biz “Ölümü hak etti” diyoruz, öyle mi! Bu yalana kim inanır, kim bu katilin sözlerine göre hareket eder? Bu çok yıpratıcı. Kadın cinayetlerinin durdurulacağına dair inancımı kaybettim.”

“32 yıl sonra kardeşinizi anlatan filmin yapılmasına onay verdiniz. Sizin için ne değişti de bu kararı verdiniz?”

“Ben o yıllarda ailemle birlikte Hollanda’da yaşıyordum. Yaz tatillerimizde Mersin’e gelirdik, bütün kardeşler çok güzel vakit geçirirdik. O yaz tatilinde Belgin de Mersin’e gelmişti. Benim yemeklerimi çok severdi. Ona güzel yemekler yapmıştım. Çok güzel vakit geçirmiştik. Biz çok büyük acılar çektik. 32 yıldır da herhangi bir yerde, herhangi bir cümle kurmadık. Bu arada bir sürü yanlış şeyler yazıldı, çizildi kardeşimizle ilgili. Hep sessiz kaldık. Mine Hanım, gelip bizlerle tanıştı, sıcak ve samimi davranışları bize güven verdi. Bu film sayesinde internet ve gazetelerde var olan yalan yanlış bilgilerin önüne geçilmiş olunacağını düşünerek ikna olduk.”

“Bu olay sizde nasıl etkiler bıraktı?”

“Belgin’in ani ölümü bende çok büyük bir travma yarattı. Kardeşimizi kaybettik. Ciğerimiz yandı. Benim küçük güzel kardeşim artık yok. Benim de canımın bir parçası gitti. Hayatımın geri kalanını hep eksik yaşadım.”

“Katil, o dönem defalarca tehditlerde bulunmuş size”

“O adam, 32 yıl önce Belgin’i öldürmeden, gecenin ikisinde arardı telefonla “Kemiklerini size bırakmayacağım, onu öldüreceğim” derdi. Annem o mezara o kafesi onun için yaptırdı.”

“Bergen’in Halis Serbest’e her defasında inanmasını neye bağlıyorsunuz?”

“Kardeşimin ona inanmasının, yanaşmasının sebebi; bir yuvasının, çocuğunun olmasını istemesiydi. Bu ümitle hep inandı, güvendi ona. Belgin hayal kırıklığıyla mahvoldu.”

Bergen’in ablası Mukadder Terim ise şunları söyledi:

“Anneniz, Bergen’den sonra nasıl tutundu hayata?”

“Belgin biriciğimizdi. Annem onu kaybettikten sonra travmadan hiç çıkamadı ki. Kardeşimizin acısı içimizden hiç çıkmadı, çıkacak gibi de değil. Belgin’i kaybettiğimiz o talihsiz gün, o anki acı nasıl izah edilir ki? Duyduğumda sanki kalbimin göğsümden çıkacağını hissettiğimi hatırlıyorum. Yokluğuna alışamadık.”

“Bergen’in katilinin sözlerine siz neler söyleyeceksiniz?”

“Bu korkunç yalanın içine bizi çekmeye çalışan bir katile mikrofon uzatılmış. Elbette ki hepsi yalan. Gerçek olan ise öldürdüğü ve hâlâ “Pişman değilim” dediğidir. Hâlâ da açık tehditler var. Ceza alması gerekirken, rahatça konuşup Türkiye’nin gözleri önünde kadını öldürmenin haklılığından söz ediyor. Ve hiç kimse de çıkıp “Ne yapıyorsunuz?” demiyor. Acı olan bu! Katil aramızda, çıkıp TV kanallarına konuşuyor. Yapacağımız film umarım tüm kadınlar için güç olur. Hangi kardeş, abi, anne, baba evladı için “Ölümü hak etti” der. Bu nasıl bir ifadedir, nasıl aşağılık sözlerdir. Acımız katlanarak devam ediyor. Belgin’in ölümünden 32 yıl sonra hâlâ büyük bir şiddete maruz kalıyoruz.”