Kategori: Hikayeler

Dul Kadın İle Oğlu

 Bir zamanlar yoksul ve dul bir kadın varmış. Oğlu çok tembel bir delikanlı olduğu için paraları yok denecek kadar azmış. Bir gün o kadar zor bir duruma düşmüşler ki, kadıncağız ellerinde kalan tek mal varlığını, Süt Beyazı isimli ineklerini satmaya karar vermiş. Oğluna ineği pazara götürüp satabileceği en iyi fiyata satmasını söylemiş. Delikanlı pazara giderken

Dolandırıcı ve Köylüler

Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmiş ve tanesi 10 Liradan maymun alacağını söylemiş. Köyde çok maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymun ları yakalamaya başlamışlar. Adam, bin lerce maymunu 10 liradan satın alınca ortalıkta maymunlar azalmış, yakalaması zorlaşmış. Köylüler tam maymun yakala maktan vazgeçecekken adam tanesine 20 Lira vereceğini söylemiş. Tekrar heveslenen köylüler

Yoksul Oduncu

Yoksul bir oduncu, ıssız bir ormanın kıyısındaki küçük bir kulübede karısı ve üç kızıyla birlikte oturuyormuş. Bir sabah yine işine giderken karısına demiş ki “Bugün öğle yemeğimi büyük kızla ormana gönder. Çünkü öğleye kadar işimi bitiremeyeceğim. Kız yolunu şaşırmasın diye yanıma bir torba darı alıp yollara serpeceğim.” Güneş ormanın tepesine kadar yükselince, kız bir tas çorbayla

KAMYON, BABA ve OĞUL

Adam işe gitmek için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiciyle, kamyonun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış… Biraz sakinleşince,hatasını anlamış,hemen hastaneye götürmüş. Doktor çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da, elinden bir şey gelmemiş.Çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp, gözlerini

Tövbesinden Dönmeyen Nasuh

Bir zamanlar, Nasuh adında bir adam vardı. Erkekliğini gizleyerek, kadınlar hamamında tellallıkla geçinirdi. Yüzü kadın yüzüne benzerdi. Köse olduğu için tüyleri de yoktu. Fakat şehveti çok güçlüydü. Nasuh yıllarca tellallık yaptı, kimse onun erkek olduğunun farkına varmadı. Çarşaf giyer, yüzüne peçe takardı. Şehvetinin azgınlığından hamamdaki işinden ayrılmazdı. Padişahların kızlarını bile keseler, yıkardı.Yaptığı işin yanlış olduğunun

Evlatlık Olmak

Evleneli oniki yıl olmuştu. Çocuk sahibi olamamıştık…Tedavi için gittiğimiz doktorların hemen hepsi aşağı yukarı aynı şeyleri söylemişlerdi. Bu gerçekleri duymak eşim için de benim için de her seferinde yıkım oluyordu.“Çocuk sahibi olabilmeniz imkansız görünüyor”Bu kelimelerin her tekrarlanışı umudumuzu iyice yitirmemize neden olmuştu.-Neden evlatlık edinmiyoruz? dedim eşime.. -Sahipsiz onca çocuk varken…Belki de ALLAH onlardan birine sahip

Cerrah

Cerrahın telefonu çalar, arayan hastahane sekreteridir. Buyurun sizi dinliyorum. Sayın hekim, ağır hasta var, acele bütün işinizi bırakın gelin. Geliyorum deyip hekim telaşla yola düştü. Hekimi hastahanede hastanın babası hışımla karşıladı: Benim oğlum ölüm döşeğindedir, ne için bu kadar geç kaldınız? Sizin kendi oğlunuz olsaydı yine böyle yapar mıydınız? Cerrah gülümsedi: Bana haber verilir verilmez

Yaşlı Kızılderilinin Amerikalılara Notu

1957 yılında Amerika’nın güneyine araştırma yapmak üzere üs kuran Nasa ‘yı bir gün küçük bir kızılderili çocuk farkeder ve koşa koşa epeyce uzakta bulunan kamplarına gidip Büyük babasına haber verir. -Büyük baba, beyaz adamlar gelmiş, aşağıdaki vadide gördüm… Çok kalabalıklar ve bir şeyler yapıyorlar. Yaşlı kızılderili homurdanmaya başlar, belli ki epeyce sinirlenmiştir. -Onlarla konuştun mu?

Beni ilgilendirmiyor demeyin çünkü …

Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını gördü.  Kendi kendine: İçinde hangi yiyecek var acaba ?” diye düşündü.Bir süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu anladığında yıkılmıştı. “Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!” diye bağırarak telaşla bahçeye fırladı. Minik fareyi telaş içinde gören tavuk,

İşte kadına sahip çıkmak bu kadar kolay

Adım Elif, gecenin bir vakti Kadıköy Rıhtımdan Üsküdar’a gitmek için 12A otobüsünün nereden kalktığını sormak için yoldan birini çevirdim. Saat 12’ye çeyrek vardi. “12A ya nereden binebilirim” diye sordum. 24-25 yaşlarında bir gençti kendisi dış görünüşünden de çekindim açıkçası sorarken bana döndü ve; “Üsküdar’a mı gideceksin bu saatte otobüse binme saat çok geç oldu belki