Kategori: Hikayeler

Ben Hangisini Daha İyi Bes­ler­sem O

Yaşlı adam kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı. On iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli iken niye ötekinin de olduğunu, hem renk­lerinin siyah ve beyaz olduğunu anlamak is­tiyordu. O merakla sordu

Yılda İki Defa Meyve Veren Ağaç

Bir hükümdar maiyetiyle birlikte ülkesinde bir gezintiye çıkmıştı. Yolu üzerindeki bir köyde çok yaş­­­lı bir adamın tarlasına fidan dikmekle meş­gul ol­duğunu gördü. İhtiyara uzaktan seslendi: – Baba, sen ne diye fidan dikmeye uğraşıyorsun? Ma­şallah yaşını yaşamışsın, bu diktiğin fidanların mey­vesinden herhalde yiyemezsin. İhtiyar cevap verdi: – Bu diktiğim fidanların meyvesini bizim ye­me­miz şart değil evlat.

En Güzel Hediye

Adam 3 yaşındaki kızını, pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Kü­çük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı… Bayram sabahı küçük kız, paketi getirip, Bu senin babacığım dediğinde üzüldü. Acaba ge­re­ğinden fazla mı tepki göstermişti kızına. Bir ge­ce önce yaptığından utandı. Ne var ki paketi

Pencereden Görünenler

Bir hastanede ölümü bekleyen hastaların koğuşu, koğuşta bir oda, odada iki yatak, iki hasta. Birisi pencerenin önünde, öteki duvar dibinde. Pencere kenarındaki, sabahtan akşama kаdаr pencereden bakıp, tüm gördüklerini duvar dibinde hiç bir şey görmeyen arkadaşına aktarır. “Bugün deniz dünden daha durgun. Rüzgar hafif olmalı. Beyaz yelkenliler belli belirsiz ilerliyor… Park henüz tenha. Salıncakların ikisi

İki Elma

Tarih 12 eylül ihtilalinin hemen sonraları… Bir çok devlet kurumunun başında halen asker kökenli insanlar bulunuyor. Kayseri’ nin o zamanlar merkez köyü olan şimdilerde metropol Melikgazi ilçesine bağlı Nize köyü ve zamanın muhtarının köye getirmeye çalıştığı telefon santralinin bir hikayesidir bu aslında. Muhtar defalarca müracaat etmesine rağmen bir türlü köyüne telefon santrali getirilmesini sağlayamamıştır. Ufak

Fani Dünya

Çok yakın bir arkadaşım , 3-4 yaşlarındaki oğlunu kucağına almış , telaşla muayenehaneye gelmişti. Küçüğün ateşlendiğini ve kusmaya başladığını söylüyor , oğluna duyduğu sevgi onda büyük bir üzüntü ve endişe meydana getiriyordu. Kısa bir muayeneden sonra , yediği bir şeyin dokunmuş olabileceğini düşünerek sorduğumda ; -“ Buzdolabındaki bir kiloya yakın dondurmanın hemen hemen hepsini yemiş.

Evlendiğimden beri kaynanam evime ilk defa geliyordu.

Evlendiğimden beri kaynanam evime ilk defa geliyordu. Daha önce eşya yerleştirmeye gelmişti ama bu başkaydı. Evimi güzelce temizleyip yemekleri yaptım. Öğleye 1 saat kalmıştı neredeyse gelir derken. Zil çaldı ve annem geldi. Ev hediyesi diye birde hediye getirmişti. Paketi açınca şok geçirdim içinden kullanılmış sünger çıktı. Sordum anneme senin yatak odandaki aynanın üzerinde duran sünger

Tuzlu Kahve

Kıza bir partide rastlamıştı. Partinin sonunda kı­zı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı, bir ki­barlık gös­terisi yaparak kabul etti. Köşedeki şirin kafeye oturdular. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, оnun bu hali kızın da hu­zurunu kaçırdı. – Ben artık gideyim’ demeye hazırlanırken, de­likanlı birden garsonu çağırdı. – Bana biraz tuz getirir

Yardımlaşmak Güzeldir

Ergenlik dönemindeydim ve babamla sirk bileti kuyruğunda bekliyorduk. Sonunda bilet gişesiyle aramızda tek bir aile kalmıştı. Bu aile beni çok etkiledi. Hepsi de 12 yaşın altında tam sekiz çocukları vardı. Çok varlıklı olmadıkları her hallerinden belliydi. Üzerlerindeki giysiler pahalı şeyler değildi, ama tertemizdi. Çocukların hepsi babalarının arkasında ikişerli sıra olmuş, el ele ve terbiyeli terbiyeli

Hz. Ali’nin Cömertliği

Hz. Ali hurma bahçesinde akşama kadar çalışmış, akşam da devesinin üzerine bir çuval hurma yükleyerek evinin yolunu tutmuştu. Devenin yuları, yardımcısı Kamber’in elinde, kendisi de önde gidiyordu. Medine’nin içine girdiklerinde yolun kenarından bir ses geldi. Yoksulun biri elini açmış sızlanıyordu: – Ne olur Allah rızası için!… diyordu. İşte bu sırada sesi duyan Hz. Ali ile