Ay: Aralık 2016

Osmanlıdan Yardım İsteyen Almanlar

19.yüzyılda Almanya’nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu. Fransızlar, her sene nehrin Almanların kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı. O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses çıkaramıyorlardı tabiî. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına durumu yazıp imdat istemekte bulurlar. Mektupta söyle denmektedir: “Fransızlar her

Hayyam zamanında İran hukumdarı kimdi?

Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde tutsaklık günleri. Koğuş arkadaşlarını okumaya yazmaya yönlendiren Nazım, aynı zamanda cezaevi yönetimine de yardım etmektedir. Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı’ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre: “Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?” der. Nazım’ı odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım’ı tepeden tırnağa süzer ve:

Miraçta Verilen Hediye Ettehiyyatu Duası

Namaz kılarken her gün defalarca okuduğumuz ‘Ettehiyyatü’nün güzelliğini anlayın, üzerinde düşünün. Kalbiniz rahatlayacak. Huzur bulacaksınız. Peygamber efendimiz miracda yüce Yaradan’a şunu söylemiştir: Ettehiyyatü lillâhi vassalevâtü vattayyibât. Hayat sahibi varlıkların hayatlarıyla sundukları ibadetler, dualar ve bütün güzel söz ve davranışlar ALLAH’a mahsustur. Ve ALLAH’tan ona Selâm: Esselâmu aleyke eyyühennebiyyu va rahmetillâhi ve berakâtuhu. Ey nebî, Selâm,

Öksürük Şurubu

Eczacı, yandaki bakkalın çırağını çağırıp;  5 dakika dükkana göz kulak ol, hemen döneceğim der ve çıkar. 5 dakika sonra döndüğünde, Gelen giden oldu mu ? diye sorar. Çırak, Bir adam geldi ve öksürük ilacı istedi, ben de şu kırmızı kutulardan verdim; deyince eczacı telaş eder. Büyük kırmızı kutular müshil, küçük kırmızı kutular öksürük şurubu … Hangisinden

Dul Kadın İle Oğlu

 Bir zamanlar yoksul ve dul bir kadın varmış. Oğlu çok tembel bir delikanlı olduğu için paraları yok denecek kadar azmış. Bir gün o kadar zor bir duruma düşmüşler ki, kadıncağız ellerinde kalan tek mal varlığını, Süt Beyazı isimli ineklerini satmaya karar vermiş. Oğluna ineği pazara götürüp satabileceği en iyi fiyata satmasını söylemiş. Delikanlı pazara giderken

Dolandırıcı ve Köylüler

Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmiş ve tanesi 10 Liradan maymun alacağını söylemiş. Köyde çok maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymun ları yakalamaya başlamışlar. Adam, bin lerce maymunu 10 liradan satın alınca ortalıkta maymunlar azalmış, yakalaması zorlaşmış. Köylüler tam maymun yakala maktan vazgeçecekken adam tanesine 20 Lira vereceğini söylemiş. Tekrar heveslenen köylüler

Bisiklet Kilidi

Kızın biri yeni aldığı bisikletiyle okula geliyor ve okulun bahçesindeki bisiklet parkına henüz kilit almadığı için öylece bırakıyor… Derslerin bitiminde eve gitmek için bisikletinin yanına gelince bisikletinin yerinde olmadığı görüyor ve çok sinirleniyor.. Ertesi sabah okula geldiğinde bisikletini üzerinde bir notla bir gün önce bıraktığı yerde buluyor .. Kağıtta aynen şöyle yazıyor: ‘Çok özür dilerim

Yoksul Oduncu

Yoksul bir oduncu, ıssız bir ormanın kıyısındaki küçük bir kulübede karısı ve üç kızıyla birlikte oturuyormuş. Bir sabah yine işine giderken karısına demiş ki “Bugün öğle yemeğimi büyük kızla ormana gönder. Çünkü öğleye kadar işimi bitiremeyeceğim. Kız yolunu şaşırmasın diye yanıma bir torba darı alıp yollara serpeceğim.” Güneş ormanın tepesine kadar yükselince, kız bir tas çorbayla

Senin at aradı

karı-koca kahvaltı yaparken kadın bir anda elindeki tavayı kocasının kafasına geçirir. ne olduğunu anlamayan kocası şaşkınlıkla durumu sorar – ne oldu hayatım? + dün pantolonunu yıkarken cebinden üstünde Çiğdem yazan bir kağıt buldum. – karıcım o, geçen gün üzerine bahis oynadığımız atın ismiydi. bu açıklamayı yeterli bulan kadın neşe içinde kahvaltısına devam eder. kadın, iki

Antika Semer Satın Almak

Amerikalı bir antikacının yolu Türkiye’ye düşmüş, hayvan pazarının birinde geziyormuş. Birden, önünde ihtiyarca bir adamın durduğu, zayıf mi zayıf, hasta bir eşek görmüş; ancak dikkatini çeken, bu zavallı eşeğin üzerinde gördüğü, oldukça eski ve son derece değerli semermiş. Antika kültürü olmayan bu zavallı ihtiyardan semeri son derece ucuza satın alabileceğini düşünerek pazarlığa başlamış. Sıkı bir pazarlıktan