Yabancı İsimli Kahve Çeşitlerine Yakından Bakalım.

Türkiye’de kahve tüketimine ve kahveye olan ilgi her geçen gün daha da artmakta. Hadi itiraf edelim (Cafe çalışanı değilseniz) hangisinin ismi nedir, tadı nasıldır hepsini bilmiyoruz. Görüntü ve lezzet olarak bazıları birbirine yakın olsa da, isimlerinin farklı olduğu gibi, tat ve kokuları da değişiklik gösteriyor. Yazımızda; ülkemizde en çok içilen kahve türleri ve içerikleri hakkında bilgi vereceğiz.

 

 

Türkiye’de her 100 kişiden 75’i kahve içiyor
Büyük bir kesim kahve içmeyi ev dışında sosyal bir aktivite olarak da görüyor
Daha çok sütlü karışımlar tercih ediliyor
Gerçek tiryakiler ise espresso, filtre kahve ve americano içiyorlar
Yaygın olarak tüketilen Türk kahvesinin yanında son zamanlarda filtre kahve tüketimi artış gösteriyor.

 

Espresso

Espresso tüm kahvelerin özü diye bilinir. Uyku açıcı ve uyarıcı etkisi olduğu bilinen Espresso, çok ince çekilmiş, sıkıştırılmış ve koyu kavrulmuş kahvenin içinden 90 derece sıcaklıktaki yüksek basınçlı su geçirilerek kahvenin kendi tadına en yakın olan çeşididir. Çok çabuk servis edildiği için ismini İtalyanca’daki ekspres anlamına gelen sözcükten almıştır.

Mocha

Mocha’nın birçok çeşidi vardır. Mocha’da çikolata şurubu, tatlı kakao tozu, dövülmüş kakao kullanılabilir. Mocha, koyu, acı kakaolu veya sütlü çikolata içerebilir. Mocha genellikle cappuccino gibi üstüne süt köpüğü konularak servis edilir fakat bazen süt köpüğünün yerine krema kullanılabilir. Genellikle tarçın ve kakao tozu ile süslendirilir ve bazen tat ve estetik katması için hatmi kullanılabilir. İsmini Yemen’deki Moka limanından almıştır.

Latte

İtalyanca’da süt anlamına gelmektedir. Asıl adı, Caffe Latte’dir. Espresso, buharla ısıtılmış kıvamlı süt dolu bir kupaya eklenir. Genellikle ince ve uzun bardakta servis edilir. İsteğe göre üzerine süt köpüğü ve tatlı krema eklenir. İtalyan’ların genelde sabah kahvaltılarında sıkça tükettikleri Latte, Türkiye’de son yıllarda bazı kafe markalarının yaygınlaşması ile tanınmıştır.

Ristretto

Normal miktarda kahveden yarı miktarda su kullanılarak elde edilen geleneksel bir espresso türüdür. Ristretto’nun tam tersi miktarı iki katına çıkartılan Lungo’dur. Ristretto, İtalyanca’da sınırlandırılmış anlamına gelirken “Lungo”, uzun anlamına gelmektedir. Daha az su ile hazırlandığı için espressoya göre daha sert içimi vardır.

Americano

Espressoya sıcak su ekleyerek kaynatma yöntemi ile hazırlanan kahve çeşidi. Bu yöntem ile filtre kahveden farklı bir tat elde edilirken kahvenin sertliği korunur. Americano’nun sertliği, eklenen espresso ve suyun miktarına göre değişir. Esasında Amerikan askerleri’nin kahvesi olarak bilinir. II. Dünya Savaşı sırasında İtalya’da bulunan Amerikan Askerleri kahve içmek istediklerinde, ellerinde olan şey İtalyanların espressosu olunca Amerikalılar espressoya su ilave ederek kendi filtre kahvelerini yapmışlardır.

Cappuccino

Espresso kahveye süt ve krema kıvamında süt köpüğü eklenerek hazırlanan kahve çeşitidir. Sütün ısıtılma şekli ile Latte‘den farklılık gösterir. Üzerindeki köpük, dudaklarınıza yapışacak cinsten kalın ve yoğun kıvamlıdır. İsmini ise yine Americano gibi II. Dünya Savaşı’ndan alır. O dönem İtalyasında Capuchin isimli rahiplerin büyük pardesülerinin üzerinde kocaman büyük beyaz bir şapka olurmuş. Bu rahipler süt miktarını arttırmak için sütü köpürterek daha kıvamlı hale kahvelerini getirir ve öyle içerlermiş. O sebeple bu tür kahvenin adı Capuchin rahiplerinden gelerek Cappuccino olmuş.

Filtre Kahve

blank

Günümüzde en yaygın olarak bilinen ve kullanımı en kolay kahve demleme yöntemidir. İsminden de anlaşılacağı gibi metal veya kağıt filtre yardımıyla kahvenin filtre edilerek demlenmesidir.

Flat White

blank

Avustralya menşeli kahve çeşidir. Tek şat ya da çift ristretto şatı espresso üzerine mikro köpük (buharla köpürtülmüş ince süt köpüğü) dökülmesi ile elde edilir. Geleneksel 140 ml (5 imp fl oz) cappuccino ya da latte ile benzerdir. Ancak hacmi daha düşüktür ve kahve-süt oranı daha yüksek olup süt yoğunluğu daha ipeksidir. Böylece baskın tat espresso olarak kalır.

Macchiato

blank

Az miktarda, genellikle köpürtülen süt içeren espresso kahve türüdür. Kahvenin köpükle süslenmiş halidir. İtalyanca’da macchiato “lekeli”, “benek benek” anlamına gelir. Bu nedenle caffè macchiato’nun doğrudan çevirisi “lekeli kahve” ya da “süt benekli kahve”dir.

Ayrıca özellikle yazın soğuk (buzlu) tüketilen frappucino çeşitleri de mevcuttur.

Fakaaat bize sorarsanız, illa Türk Kahvesi der susarız.

”Yanında su ve Türk Lokumu mutlaka olmalı”

 

Dünyanın en eski kahve pişirme yöntemidir.

Köpük, kahve ve telveden oluşur.

Yumuşak ve kadifemsi köpüğü sayesinde damakta en uzun süre tadını devam ettiren kahve türüdür.

Birkaç dakika şekli bozulmadan kalabilen bu leziz köpüğü sayesinde, uzun süre sıcak kalabilir.

İnce kenarlı fincanda sunulduğu için, diğer kahve türlerine göre daha yavaş soğur ve böylece daha uzun süren bir kahve keyfi sunar.

Diğer kahve türlerine göre, daha kıvamlı, yumuşak ve aromatiktir.

Kendine özgü enfes kokusu ve özel köpüğü ile diğer kahvelerden kolaylıkla ayırt edilebilir.

Kahve tutkunları tarafından, kaynatılarak içilebilen tek kahve olarak kabul edilir.

Eşsizdir çünkü kahvesi fincanın içindedir ancak telve olarak dibe çöktüğünden filtre edilmesine ve süzülmesine gerek kalmaz.

1517 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getirmiştir.  Yemen Valisi Özdemir Paşa, böylelikle Yemen’den getirdiği kahveyi saraya taşıyor. Türk kahvesini, sarayın görkemli salonlarında, 40 kişilik kadrolu kahveci ustaları tarafından özenle Sultan’a servis ediliyor. Harem’de cariyelere doğru kahve pişirme dersleri başlıyor.

İlk olarak Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu.

Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu.

Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk kahvesi adını aldı.

Osmanlılardan Avrupa’ya

Türk kahvesine olan ilgi Osmanlı toprakları ile sınırlı kalmadı… 1615’te Venedikli ve 1650’de Marsilyalı tacirler de Türk Kahvesini dünyaya yayıyorlar. İtalyan gezgin Pietro della Valle tattığı ve hayran kaldığı içecekle ilgili değişik bilgileri arkadaşlarına anlatıyor. Ancak, bu tarihlerde kahve yaygın bir şekilde Avrupa’da tüketilmeye başlanmıyor. Zira bir yandan din, diğer yandan tıp adamları bu gizemli içecek hakkında hiç de olumlu yorumlar da bulunmuyor!

Türk kahvesini Avrupa’ya esas kök salışının gerisinde bir savaş var… Avusturyalılar 1683’te Osmanlı Ordusu’nun Viyana Kuşatması sayesinde tanışıyor kahveyle. Viyana kapılarından geri çekilen Osmanlı Ordusu yaklaşık 250 kg kahveyi orada bırakıyor. Aslında, bu kahve çuvalları neredeyse  Viyanalı askerler tarafından deve yemi sanıldıkları için Tuna’ya dökülecekti. Ancak, Türk kültürünü yakından tanıyan bir Avusturya ajanı olan George Kolschitzki, bu kahvelerle Viyana’da bir kahvehane açar…

Böylelikle, Türk kahvesi kültürü yavaş yavaş tüm Batı ülkelerine yayılmaya başlar.

Ayrıca Türk Kahvesi içmenin adabı vardır, bir de kırk yıl hatırı…