Saddam’ın elinden kaçan bir Türkmen oğlu: Selim Bayraktar!

By caglar Magazin 0 Comments

Televizyonda severek izlediğimiz ünlü oyuncuların elbette birbirinden farklı hayat hikayeleri var. Şu sıralar Ufak tefek Cinayetler dizisinde Edip Hoca rolünü canlandıran Selim Bayraktar’ın hikayesi ise diğerlerinden çok daha farklı… Gelin Selim Bayraktar’ın hayat hikayesine birlikte bakalım

Selim Bayraktar’ı şu sıralarda Ufak Tefek Cinayetler dizisinde Edip Hoca rolünde görüyoruz.

Aslında onu daha önce kurnaz, işini bilen Sümbül Ağa olarak Muhteşem Yüzyıl’da görmüştük.

Herkesin hayatında bir adet olması gereken Sümbül Ağa’ya da hayat veren Selim Bayraktar; dışını bilip, içini çok fazla bilmediğimiz oyunculardan…

En azından şu ana kadar öyleydi… Şimdi gelelim Selim Bayraktar’ın hayat hikayesine:

Kerkük’te yaşayan Türkmen bir ailenin beş çocuğundan bir tanesi Selim Bayraktar. İran-Irak savaşının olduğu dönem. Selim, o zamanlar Kerkük’te okula gidiyor. Her perşembe bir subay okula gelip Saddam için silahla havaya ateş etmelerini istiyor ve çocukların ellerine kalaşnikofu dayıyor. Çocuklar okulun bir parçası olarak gelen subayı dinleyerek silah tutmaya başlıyorlar.

En azından şu ana kadar öyleydi… Şimdi gelelim Selim Bayraktar’ın hayat hikayesine:

Kerkük’te yaşayan Türkmen bir ailenin beş çocuğundan bir tanesi Selim Bayraktar. İran-Irak savaşının olduğu dönem. Selim, o zamanlar Kerkük’te okula gidiyor. Her perşembe bir subay okula gelip Saddam için silahla havaya ateş etmelerini istiyor ve çocukların ellerine kalaşnikofu dayıyor. Çocuklar okulun bir parçası olarak gelen subayı dinleyerek silah tutmaya başlıyorlar.

En azından şu ana kadar öyleydi… Şimdi gelelim Selim Bayraktar’ın hayat hikayesine:

Tam da bu sırada, yani Selim henüz çocukken askerler onu Saddam’ın muhafız alayına asker olarak seçiyorlar. Türkmenlere ve azınlıklara yapılan baskılar gittikçe artıyor. Muhafız alayına seçilmek demek, Saddam için ölmek ve öldürmek demek.

Savaşın en korkunç halini görüyorlar ailecek: Teyzesinin kızını, kuzeninin eşini ve çocukları şarapnelle ölürken görüyorlar. Bir röportajında şöyle diyor o günler için Selim Bayraktar: “Kerkük çok sıkıntılı, günde bin kişi ölüyor. Çünkü petrol var. İran – Irak savaşında teyzemin kızı, kuzenimin eşi, çocuklarının gözü önünde şarapnel parçasından öldüler. Savaş beni etkilemedi diyen insan dahi kanserli, dört bacaklı çocuk doğuruyor. Kimyasal silah kullanıldı. Kalan halkın yüzde 80’sini hasta ve kanser.”

KATIRLARIN ÜSTÜNDE TÜRKİYE’YE GELDİLER

Üstlerinden füzeler geçerken kaçıyorlar Kerkük’ten. Annesi, babası, dört kardeşi ve halasıyla birlikte iki gün iki gece katırların üstünde geliyorlar Türkiye’ye.

Önce Eskişehir’e yerleşiyorlar, daha sonra Antalya’da devam ediyorlar hayatlarına. Ve işte orası, Selim Bayraktar için hayatının dönüm noktası oluyor. Lisede okuduğu dönemde yolda yürürken bir gün ‘Tiyatro atölyesi kursları başlamıştır’ diye bir tabela görüyor ve anında gidip kaydını yaptırıyor. İçindeki tiyatro aşkının fitili de böyle ateşleniyor.

Ankara’ya gelip Hacettepe’de konservatuvar okuduktan sonra devlet tiyatrolarına geçiş yapıyor ve Antalya Devlet Tiyatrosu’nda çok sevdiği oyunculuğa devam ediyor.

Tabii bu arada diziler geliyor art arda. Bir günde beş tane şehir değiştirdiği oluyor bazen. O yorgunluğa can dayanmaz yalnız!

Yer aldığı bazı yapılmarı da şuraya bırakalım:

2007 – Köprü
2009 – Büyük Oyun
2009 – Bir Bulut Olsam
2011-2014 – Muhteşem Yüzyıl
2013 – Romantik Komedi2: Bekarlığa Veda

Kendisi şu an 43 yaşında bir beyefendi ve İkizler burcu.