Hakan Peker: 56 yaşındayım zaten yaşlı değilim, yurtdışında beni 35’imde sanıyorlar

Halk arasındaki en büyük efsanelerden biri de onun ASLA yaşlanmaması oldu… Usta sanatçı Hakan Peker “56 yaşındayım” diyor ve ekliyor: “Yahu ben zaten yaşlı değilim ki!”

Uzun zamandır ortalarda görünmeyen Hakan Peker, hastane odasından paylaştığı fotoğrafa yapılan “Estetik mağduru olmuş” yorumlarına epey üzülmüş. Gelecek ay yeni albümüyle sahnelere dönecek olan şarkıcı, “Gayet iyiyim. ‘Oh! Sonunda bu da yaşlandı!’ diye seviniyorlar. Merak etmeyin. Dünya bana da kalmayacak” diyor.

Öncelikle şu “Hakan Peker hiç yaşlanmayacak mı?” meselesi ne olacak?

Ben de yaşlanıyorum ama ufak ufak gidiyorum. Zaten gencim. 56 yaşında bir adam öldüğü zaman, “Yazık! Erken gitti” diyorlar. 40 yaşında da “Abi hiç göstermiyorsun” diyorlardı. Oğlum daha 40 yaşındayım be! Neyi göstereyim? Şimdi de yaşlanmıyorum diye yaşlı muamelesi görüyorum. Yahu ben zaten yaşlı değilim ki!

Yaşıtlarınıza göre genç diyelim…

Genetik miras durumum var. Geçenlerde annemin fotoğrafını paylaştım. Herkes “Abla-kardeş gibisiniz” dedi. Abim de benim gibi. Yapacak bir şey yok. 55’imde bu kadar iyi görüneceğimi ben de tahmin etmiyordum. Yurtdışında beni tanımayanlar 35 yaşında sanıyor. 56 deyince şoke oluyorlar.

Bu durum üzerinizde baskı yaratıyor mu?

İster istemez. Sokağa biraz dağınık çıksan hemen, “Vaay! Sonunda beklenen an geldi” havasına giriyorlar. En son bir video paylaştım hastaneden. Bir hafta boyunca, “Hakan Peker estetik mağduru” yazdılar.

Olmadınız mı?

Olsam söylerim. Videoyu paylaşan benim. Hava soğuktu, yüzüm biraz ödem yaptı. O an düşünmeden çektim. İki gün sonra yüzüm düzelince tekrar koydum. Bu kez de “Abi bu sen değilsin” dediler. Ne oldu? İki günde estetiğim mi gitti!

Estetikten ziyade sanki başka bir rahatsızlığınız varmış gibiydi…

Öyle bir rahatsızlığım olsa şu an karşında olabilir miydim? Ödemim geçti. Saçlarım uzadı. Yüzüm gözüm yerine geldi. Şuna bozuldum: “Oh ulan! Sonunda bu da yaşlandı işte!” diye garip bir sevinç gösterildi. Ucuz hareketler! Kimse ölümsüz değil. Ben de yaşlanacağım merak etmeyin. Dünya bana da kalmayacak (gülüyor).

TÜRK POPUNUN MİHENK TAŞLARINDAN BİRİYİM

Yeni albümünüz geliyor…

Hem romantik hem de hızlı parçalarla dolu 10 şarkılık güzel bir albüm geliyor.

90’lar popunun en öne çıkan isimlerindensiniz. Siz kendinizi nerede görüyorsunuz?

1989’da ‘Bir Efsane’ albümünü yaptığımda kimse pop müziğe yatırım yapmıyordu. Arabeskin ve taverna müziğinin en baskın zamanlarıydı. Bir de ben dans kökenliyim. Herkes ön yargılıydı. Bu konuda mütevazı olamayacağım, Türk popunun mihenk taşlarından biriyim.

Genç kuşakta beğendiğiniz, yakın bulduğunuz kimler var?

Ben sivri isimleri, markalaşmış ve halka geçmiş isimleri severim. Sıla ve İrem Derici’yi çok beğeniyorum.

HEP KADINLAR BENİ SEÇTİ BEN HİÇ UĞRAŞMADIM

Altı yıldır Arzu Öztoprak ile evlisiniz. Yolunda mı her şey?

Gayet güzel gidiyor. Arzu üçüncü evliliğim. Valla ben uslanmam sanıyordum. Nasıl uslandım ben de bilmiyorum.

Çok mu çapkındınız?

Çok çapkındım! Artık dingin bir hayat sürüyorum. Bir de çok yakışıklı olduğum için talep çoktu. Hiç zorlanmam gerekmiyordu.

Hep kadınlar mı size geliyordu?

Evet. Onun da şöyle bir handikapı oluyor. Siz tercih edemiyorsunuz. Hep sizi seçenlerle ilişkiye giriyorsunuz.

Nasıl yani? Bir kadından etkilendiğinizde yine de gitmez misiniz?

Gidemem. O bende hep vardı. Baştan çıkarmayı sevmezdim. Uğraşmazdım.

“Hayır” cevabından korktuğunuz için mi?

Olabilir. Garanticiyim. Bir de o bana kadını taciz etmek gibi gelir. Her kadının bir kapris dönemi olur. Sırf naz yapmak için bile, “İstemiyorum” diyebilir. O durumda asla ikinci kez aramam. Böyle olunca da hayatın boyunca seni seçen kadınlarla beraber olmak zorunda kalıyorsun.

Şimdi de ilgi gösteren kadınlar oluyor mu?

Oluyor… Bakıyoruz ya duruma göre. Bir şekilde dengeliyoruz artık. İnsan ne istediğini bilirse koruyor kendini.

Zaaflarınıza yenilmiyorsunuz yani?

E, o kadar tecrübe… Aşk bozar beni bu saatten sonra.

Çocuk istiyor musunuz?

İstiyoruz. İnşallah yakında düşünüyoruz.

ESKİDEN DANS EDEN ERKEĞE GAY DİYE BAKILIRDI

Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Benimki biraz ‘Kaşağı’ hikayesi gibi. Dört yaşında babamı trafik kazasında kaybettim. Abim ve ben iki kardeştik. Çocuk yaşta yetim kalınca bir travma oldu tabii. Biraz daha savaşçı bir insan oluyorsun. Sürekli “Yapmalıyım, yapacağım” motivasyonuyla düşünüyorsun. Dansa yeteneğim vardı zaten. 30 yıla yakın dans ettim.

Aileniz nasıl yaklaştı dans etmenize?

Ailem dahil herkes, ‘ipe sapa gelmez, işsiz güçsüz bir adam’ gözüyle bakıyordu. Albüm yapmaya karar verdiğimde de, destek değil köstek oldular. Onların, “Hayal görüyorsun, yapamazsın” demesi beni daha da hırslandırdı.

Başka zorluklarla karşılaştınız mı?

O zamanki kültür çok farklıydı. Dans eden erkeklere iyi gözle bakılmazdı.

Gay diye mi bakılıyordu?

E tabii. İnsanların kafasındaki, “Erkek adam ağır olur” algısına ters bir durumdu. Ama tacizle karşılaşmadım. Sadece oturmuş önyargıyla mücadele etmek durumunda kalıyorduk.

HER DÜŞÜNDÜĞÜNÜ SÖYLEMEK İYİ OLMAYABİLİR

Gündemi takip ediyor musunuz?

Gazeteleri okuyamıyorum artık. Tecavüz haberlerinden geçilmiyor. Başımızı nereye çevirsek şiddet. Toplumun her kademesine negatiflik hakim. Bu müziğe de, sanata da yansıyor. Üretemiyoruz. Bu kadar olumsuzluk varken, “Hadi eğlenelim” kafasına geçemiyorum. Biz hoşgörü toplumuyduk. Ne oldu bize anlamıyorum.

Üzerinizde baskı hissediyor musunuz?

İster istemez. Otokontrollü konuşmaya çalışıyorsun. Sürekli, “Şu an doğru mu konuşuyorum? Başka bir anlam çıkarırlar mı?” düşüncesindeyiz.

Neden bu hale geldik sizce?

Bilemiyorum. Devlet büyüklerimize büyük iş düşüyor. Toplumsal duyarlılık bu kadar güçlüyken neden cinsel istismarla ilgili, hayvanlara yapılan işkencelerle ilgili bir yasa çıkamıyor, anlamış değiliz.

İfade özgürlüğü konusunda Türkiye’yi nerede görüyorsunuz?

Valla ben ifade ediyorum kendimi işte.

Az önce, “Sürekli otokontrolümüz var, rahat konuşamıyoruz” dediniz…

O başka bir konu. Her düşündüğünü konuşmak da hoş olmayabilir. Arkadaş toplantısında bile kendinizi filtrelersiniz. Açık açık konuşamazsınız kırılır, incinir diye. Ha, ifade özgürlüğünün sonuna kadar arkasındayım. Ama bu da göreceli. Türkiye gergin bir süreçten geçiyor. 15 Temmuz gibi bir olay yaşadık. Kontrollü olmamız doğal.