Gülşen:Bebeğimi parayla değil emzirerek mutlu edebilirim!

Sanatçıların hayatı magazin dünyasında her zaman ilgi uyandıran, merak edilen konuların başında geliyor. Sosyal medya ile birlikte yaptıkları paylaşımlar ise merak edilen günlük yaşamlarına kolay ulaşılabilirliğe imkân tanıyor. Çok beğendiğimiz bir sanatçının örnek ya da rol model olması gerektiği kanısı ise, hayranlarından gelen tepkilerle birlikte magazin dünyasının başköşesine oturmasına yetiyor artıyor bile.

Gülşen de hem sanat, hem özel yaşamıyla birlikte en çok takipçisi olan sanatçılar arasında yer alıyor. Üstelik henüz taze bir anne olması ve doğumdan sonra iş yaşamına hemen geri dönmesi sebebiyle, oğlu Azur Benan ile olan ilişkisi, nasıl bir anne olduğu ve kurduğu düzen oldukça merak ediliyor.

Konu annelik olunca, aslında 7 aylık bir bebeği bulunan benim için de, bu durum daha da bir hassasiyet taşıyor. Son haftalarda çıkan haberlere yapılan yorumlar ise sanatçı Gülşen’in de deyimiyle “madalyonun arka yüzünde neler olabileceğini iyi niyetli bir yaklaşımla tahmin etmektense, hemen yaftayı yapıştırma durumuna” örnek oluşturuyor.

Gülşen ile aramızdaki bağ, Uluslararası Emzirme Danışmanı ve ayrıca Hürriyet Aile Yazarı Doç.Dr. Güliz Onat sayesinde oluştu. Gülşen’in bebeği Azur Benan’ı “aşkla emzirme” sürecinde yanında bulunan danışmanı Güliz Hanım ile birlikte, hem merak edilen sorulara cevap vermek, hem de emzirmenin önemini dile getirmek adına dikkat çekici bir söyleşiye imza attık.

Bebeği ile birlikte bir dönüşüm yaşadığının ve emzirme mucizesinin bebeğiyle birlikte kendisini de koruduğuna inandığının altını çizen Gülşen’in, annelik sürecine dair samimi açıklamalarına birlikte tanıklık edelim istedik.Telefonda gerçekleştirdiğimiz söyleşi Gülşen’in bu konuda verdiği ilk röportaj olması sebebiyle de ayrıca önem taşıyor.

“Anne olunca anlarsın” sözü sizin için de geçerli oldu mu? Azur Benan ile birlikte hayatınızda neler değişti?
O kadar çok şey değişti ki; bir röportaja değil bir hayata sığacak kadar. Neredeyse bambaşka bir insan oldum.
Hamilelikte çok güzelleştiğimi söylediler. Ben de oğlumun güzelliği diyordum hep. Yani o hep beni güzelleştirdi, iyilik kattı, farklı düşünmemi sağladı. Çocuğum benim hayatımda yeni bir sayfa açtı, dönüşüm yarattı.
Mesela daha fazla empati yapmama neden oldu. Genelde adil ve adaletli bir insandım ama şimdi daha da fazla dikkat ediyorum düşündüklerime ve davranışlarıma.Hayatta ona nasıl davranılmasını istiyorsam, ben de insanlara öyle davranıyorum.

Bu yeni geliştirdiğim bir özellik değil ama eskiye kıyasla daha hassas olduğum kesin.Daha önce çocuk kavramı algımın tamamen dışındayken, şimdiyse sadece kendi çocuğum değil, tüm bebeklerin ve çocukların hayatından sorumluymuş gibi hissediyorum.Dışarda yanlış davranıldığını gördüğüm bir çocuk olduğunda dayanamıyorum.İnşallah Allah babasına ve bana sağlık ve uzun ömürler verir. Onun bebeklik, çocukluk, ergenlik, gençlik, olgunluk yeni her yeni döneminde mutluluğu için yanında oluruz. En güzel günlerini görürüz.

Doğum yaptıktan hemen sonra sizi sahnelerde gördük. Dolayısıyla herkesin aklında bebeğinizle olan bağınızla ilgili sorular belirdi, merak konusu oldu. Sosyal medya paylaşımlarınızda Azur Benan’ı emzirerek ve anne sütü ile beslediğinizi belirttiniz. 6 aylık süreçte Azur Benan’la birlikte nasıl bir düzen kurdunuz?
İşimden uzak kalmadım evet ikisini birlikte götürebiliyorum. Bu demek değil ki -bazı farklı zihniyetlerin algıladığı gibi- işimi yapıyorum diye çocuğumdan da ayrı kalıyorum. Kalmadan da ikisi gayet bir arada olabiliyor. İlk sahneye 25. günde çıktım. Daha kırkı bile çıkmamıştı. Göğüsler acayip davul gibi şişmiş vaziyetteydi. Sahnede hep “Eyvah taşacak şimdi, sırılsıklam olacağım” diyordum.

Burada ne istediğiniz ve ne tarz bir anne olduğunuz önemli aslında. Benim önceliğim çocuğumun mutluluğu her zaman.
Ben şöyle bir sistem kurdum; taze taze kendi sütümü gün boyunca onu emzirebilmek için İstanbul dışındaki konserlere Azur Benan’la birlikte gidiyorum. Çünkü ondan ayrı kalmayı asla istemiyorum. Aslında işime de entegre ediyorum. En son Bodrum konserinde yaptık bunu. Konsere çıkmadan ve döndükten sonra emzirdim, zaten uyuyarak bekledi beni ve eksikliğimi hissetmedi.

Azur’u otelde bıraktıysam eğer mutlaka kulise süt sağma makinesi de götürüyorum. Sahne arasında ve sonrasında steril bir ortamda mutlaka sağıp, saklama koşullarını sağlıyorum. Sahne sonrası da hemen yanına gidiyorum. Ondan ayrı kaldığım sürelerde stokta sütüm olsa bile onu gerçekten ayrı kalmamız gereken zamanlara saklıyorum.Mamayla memeyi yan yana düşünmek benim için korkunç bir kâbustu. Allah’tan tam o sırada Uluslararası Emzirme Danışmanı Doç.Dr. Güliz Onat ile bir araya geldik ve doğuran her kadının bebeğini besleyecek sütü üretebildiğini öğrendim.

Emzirmeyle ilgili hamilelik öncesi düşünceleriniz ya da bilginiz ne yöndeydi? Doğum sonrası bu konuda belirli bir çaba gösterdiniz mi?
Emzirmeye hamilelik öncesi karar vermiştim zaten. Çok yakın bir arkadaşımın benden önce doğum yapması ve emzirme konusundaki hassasiyeti benim hayatımda önemli etki yarattı. Bu konu da arkadaşımın da çok desteğini aldım.

Bence bir bebeğin doğduğu andan itibaren hayatındaki en önemli şeylerden birisi anne sütüyle beslenmesidir. Bazı annelerden “sütüm gelmedi, bu yüzden mamayla besledim” gibi şeyler duyuyordum. Mamayla memeyi yan yana düşünmek benim için korkunç bir kâbustu. Allahtan tam o sırada Uluslararası Emzirme Danışmanı Doç.Dr. Güliz Onat ile bir araya geldik ve doğuran her kadının sütünün olduğunu ve bebeğini besleyecek sütü üretebildiğini öğrendim. Güvenle bebeğim her istediğinde saatlere bağlı kalmadan emzirmeye devam ettikçe ne kadar çok sütümün geldiğini gördüm.

Zaten doğum başlı başına mucizevî bir olay; o sistemde mükemmeliyet var ve hiçbir eksik yok. Hiçbir eksik olmayan bir sistemde neden bazı annelerin sütü olur, bazılarının olmaz diye düşünüyordum. Oysaki doğurmadan bile beyinden sağlanan hormonlarla, doğru düşünceyle, onu istemekle bile doğurmayan bir kadının süt üretip emzirdiğinin görüldüğü vakaların olduğunu öğrendim. Çok şükür ki istediğim gibi oldu ve doğru enerjiyle doğurduğum andan itibaren sütüm gelmeye başladı, 6 aylık süreçte de harika geçti. Bundan sonra da bebeğim istediği sürece emzirmeye devam edeceğim.

SÜT VERMEK ZIRH GİYMEK GİBİ
Anne adaylarına ve annelere bebeğinizin beslenmesi konusunda yaşadıklarınızdan yola çıkarak vereceğiniz mesajlar var mı?
Benim için en önemli mesaj şu; bebeğini beslemek istediğin ve o bağı kurduğun sürece, süt gelir ve bebek beslenir. Ama dışarıdan doğru bildiğini zannederek iyi niyetle de olsa yanlış bilgilerle annenin kafasını karıştıran, eski ekolden gelen insanlar olabiliyor. Belli bir aydan sonra sütün azalacağına ya da kesileceğine, ne kadar uzun süre beklenirse göğüsün o kadar dolacağına, gece mama verilince bebeğin daha iyi uyuyacağına inanan insanlar var. Ben de arada sütüm azalıyor mu, doymuyor mu diye endişe ediyordum. Bebek her ağladığında çevredeki insanlar, “yazık bu çocuk aç, bunun mama alması lazım” diyordu. Bu kadar emzirme meraklısı bir anne olan benim için bu söylemler kâbustu.

Bu bilgilerin yanlış olduğunu hem bebeğimle kurduğum diyalogla gözlemlemek, hem de danışmanım Güliz Hanım gibi profesyonel birinin söylemesi, o güveni yaratması çok önemliydi benim için. Bol su içmek, sık sık emzirerek ya da sağarak göğsümü boşaltmak yeni süt oluşumuna izin vermek için yeterli oldu. Sadece gün boyunca değil, gece boyunca da emzirmeye devam ediyorum. Bazen dalıp gittiğim oluyor, onu emzirirken uyur vaziyette yakalıyorum kendimi. Emzirmek demek uykusuzluk anlamına gelmiyor. Bebeğimle birlikte uyuyorum ben de. İlk uyandığı anda beni ve babasını görmesi onun gününü son derece olumlu etkileyen bir şey. Tabiî ki bizi de. Onun gülücükler saçarak uyanması bizi çok mutlu ediyor, sütümü de arttırıyor. Stresten olabildiğince kaçınmaya çalışıyorum. Ne olur anneler kolayına kaçmasınlar, bir şekilde fırsatını bulup emzirsinler. Bebeğin buna çok ihtiyacı var. Gelişimini, zekasını son derece olumlu yönde etkiliyor.

Süt öyle bir mucize ki ne kadar zor şartlar altında olursan ol, seni her şeyden koruyor. Süt veren anne sanki zırh giymiş birisi gibi geliyor bana. Süt seni koruyor, süt bebeği koruyor yani inanılmaz bir mucize. Bu mucizeyi geri çevirmemek gerekiyor.

“Hamilelikte kaç kilo aldınız? Doğum sonrası kiloları nasıl verdiniz?” sorularının cevapları hep çok merak edilir. Sizi hep formda gördüğümüz için beslenme düzeniniz hakkında da bilgi alalım mı?
İnsanlar sadece şuna takmış durumda; doğumdan sonra kilolarını ne kadar hızlı verdi! Yani madalyonun arka yüzünde neler olabileceğini iyi niyetli bir yaklaşımla tahmin etmektense, hemen yaftayı yapıştırma durumu var. “Hangi diyeti yaptı, nasıl zayıfladı?” bu sorularla hep karşılaşıyorum. “Kesin diyet yapıyordur, aç kalıyordur, yoksa nasıl çıktı sahneye” dediler. Gerçekten 25. gün ben doğurmamış gibiydim. Hayatım boyunca spor yapan biriydim. 51 kiloda hamile kaldım ve 20 kilo aldım. Yarısı doğumla gitti, diğer yarısını da 15-20 günde verdim. Çünkü inanılmaz bir süt üretimi oldu. Bir defa zayıflamak istiyorsa bir anne doğumdan sonra emzirecek. Bebeğe de gece gündüz ben baktığım için ister istemez büyük bir enerji tüketimi oluyor.

Zannedilenin aksine de hiçbir şekilde aç kalıp diyet yapmadım. Sütün besin değerini arttıracak her şeyi yedim ve içtim, hala da buna devam ediyorum. Hiç bir şekilde kiloma takmadım. Belki bu bile incelmemde önemli bir rol oynamış olabilir. Bol su, balık, ceviz, meyve, hurma, rezene, başta olmak üzere tatlı ve karbonhidrat da bol miktarda tüketiyorum. Zaten vücut sana söylüyor neye ihtiyacı olduğunu. Bugünlerde tahinli helvaya taktım mesela, napayım canım istiyo.:))) ve yaş pasta delisiyim ahahah
BEBEĞİMİ PARAYLA DEĞİL, EMZİREREK MUTLU EDEBİLİRİM
Azur Benan’dan ve tüm yaşadıklarınızdan bahsederken ses tonunuz bile değişiyor. Aranızdaki bağı tahmin etmek güç değil, ama yine de sizden dinlemek isterim.
Çünkü gerçekten çok duygusal bir durum bu. Mesela Azur Benan çok uyuyan bir bebek değil. Onun her uyanık olduğu an yanında olmak istiyorum ve hiçbir anını kaçırmak istemiyorum. Çok önemli bir işim olduğunda, dışarıda olduğum zaman o kadar içten diliyorum ki; “Allah’ım ne olur, çok derin çok güzel bir uyku çeksin ve ben gelene kadar uyanmamış olsun”. Çünkü uyandığı anda beni görmesini istiyorum. Ve öyle zamanlarda aklımın da onda kaldığını biliyorum. Her seferinde çok az uyuyan çocuk, böyle zamanlarda beni uyuyarak bekliyor. Ben geldiğimde uyanıyor ve gülücüklerle karşılıyor beni. Ben ne kadar onun mutluluğunu huzurunu düşünüyorsam, o da benim mutluluğumu huzurumu düşünürcesine davranıyor, hissediyor çünkü.

Onunla olan tüm ilişkimde göz göze temas kurmak, ondan gelen sinyalleri doğru değerlendirmek, tamamen dünyasının içine girebilmek, ne istediğini ve neden mutlu olduğunu anlayabilmek benim için çok önemli. Bunun için gerçekten doğru ve kaliteli zaman geçirmeye çalışıyorum.

Dünyaya bir çocuk getiriliyorsa, onun huzurunu mutluluğu sağlayacak çok fazla şey yok. Bir tane haber çıktı mesela; bir milyon dolarlık hesap açtırdı diye! Onun dünyasında böyle şeylere yer yok oysa Kİ. Sadece onun yanında olarak, ne istediğini anlayarak, onu emzirerek, gözlerinin içine bakarak, koynumda saklayarak mutluluğunu sağlayabilirim. Paranın tek satın alamayacağı şey bu zamanları çünkü.

Ozan Bey gerek hamilelik, gerekse doğum sürecinde size nasıl destek oldu? Azur Benan’ın doğumuyla nasıl bir baba? Ozan Bey’de aynı şekilde farklı özellikler keşfetti mi ya da değişim gözledi mi?
Hamile olduğumu öğrendiğim ilk günden itibaren tüm ilgi ve heyecanıyla her adımda yanımda oldu. Bebeğin uyku, emzirme, doktor kontrolü, yıkama kısaca tüm o yoğun geçen anlarında büyük bir sevgi ile yardımcı oldu bana ve hala da öyle. Özellikle ilk kırk gün yani lohusalık o kadar karmaşık ve olumlu olumsuz tüm duyguların tavan yaptığı bir dönem ki; yaşamayan anlamaz. O günlerde bebek ne kadar hassas ve ilgiye muhtaçsa anne de öyle. Özellikle o süreçte çevremizdekilerin size çok dikkatli ve ekstra hassas davranması gerekiyor bence. Ozan, o zamnda aşırı anlayışlı ve bilinçliydi. Geleceği daha düşünür oldu ve bunun da attığı her adıma yansıdığı her halinden anlaşılıyor. Yani o daha benden farksız değişimler konusunda..

“Gülşen’in emzirme serüveninde ülkemizdeki nadir uluslararası kurul sertifikalı emzirme danışmanlarından biri olarak sizin gözlemleriniz neler?”
Doç.Dr. Güliz Onat: Gülşen, benim hayranlıkla izlediğim bir sanatçı. İnsanın hayranı olduğu bir sanatçıyı yaşamının en özel anında destekleyebilmek beni çok mutlu etti. Gülşen, hümanist bir insan, çok fedakar bir anne, Ozan Bey’de en büyük destekçisi. Doğal annelik iç güdüleri çok gelişmiş, sezgileri çok güçlü ve sezgilerine güvenen bir anne. Azur Benan ilk doğduğu andan itibaren sadece anne sütü ile beslendi. Hamilelikten itibaren emzirme konusuna özel bir önem verdi ve hazırlık yaptı. Bazı anneler için geceleri emzirmek uykusuzluk ve yorgunluk şikayetleri olabiliyorken, Gülşen için tam tersi bunlar mutluluk verici şeyler. Bir an bile pes etmedi, Azur her istediğinde emzirdi. Geceleri Azur’u emziriyor, konserlerde Azur hep yanında, ideal olan bir annenin bebeğini yaşamına entegre etmesidir. Gülşen bunu yaptı. Azur annesine ve memeye çok düşkün ve mutlu bir bebek. Gülşen, sanatı kadar annelik tarzıyla da beni kendisine hayran bıraktı”