Diyelim ki Dünya Cennet ve Size de Şeytanlık Görevi Verildi

Diyelim ki dünya bir cennet. Herkes mutlu, huzurlu, bolluk ve bereket içinde yardımlaşma ile yaşıyor.

Ve böyle bir dünyada şeytanlık görevi size verilmiş. Görevlendirme kağıdını aldınız; okumaya başladınız.

“Sevgili …..…………….

Sen artık şeytan olacaksın. Hiç varlığa doğrudan kötülük yapma, hiç bir canlıya görünme gibi hakların yok.

Yapabileceğin tek şey onların “kulaklarına konuşmak”.

Onlar senin sesini kendi içlerinden duyacak ve iç sesleri ile karıştıracak.

Yapacağın şey bu muhteşem düzeni onlara bozdurmak ve kaos yaratmak. İnsanlığın yaptığı her kötülük sana bonus olarak yazılacak ve her asır sonunda prim olarak hesabına geçirilecek.

Kendi vicdanını bir yana bırak. Çünkü insanlık en büyük kaosun içinden el ele ve sevgi ile çıkabilecek potansiyele sahip.

Bu onların kendi güçlerini hatırlamaları için de büyük bir fırsat olacak. Zaten görevi reddetme gibi bir olasılığın yok.

Sana güveniyoruz ve yeni kariyerinde sana başarılar diliyoruz.”

Siz olsaydınız işe ne tür insanlara ne söyleyerek başlardınız?
———–
Ben şeytan olsam ve birine kötülük yaptırmak istesem öncelikle onun sevgi yaymasını engellemek isterdim. Öyle ya sevgi, şefkat dolu biri kötülük yapamaz…
Birinin sevgiden uzaklaşmasını nasıl yaparsınız? En kolay yol kalbini korku ile doldurmak…
“O sana düşman”, “bu sana zarar verebilir”, “şuradaki grup senin ölmeni isterdi” gibi gibi…
Üzerine bir de az sayıdaki kötüleri gösterir “insanlar bencil, kötü, iyileri ezerler, merhametten maraz doğar” vs vs gibi inançları yükler; kişinin herkesten korkmasını, sürekli savunmada durmasını sağlardım. Böylece yaptığı her kötülüğü vicdanına “ama hak ettiler”, “ben yapmasam onlar yapacaktı”, “onlar asıl kötüler” gibi anlatıp kendini ikna edebilirdi…