Yazar: admin

YANLIŞ NUMARA

YANLIŞ NUMARA (Bu yaşanmış gerçek bir hikayedir.) Çalışma masamdaki karmaşanın içine gömülmüş, yarın dizgiye yetiştirmem gereken yazılarla haşır neşir oluyordum. Hiç beklemediğim bir anda telefonun çığlık atarcasına çalması, yarım saatten beri hafızamda kurmaya çalıştığım o güzelim cümleleri alt-üst etmişti. Önce zilin sesini kısıp, sonra telefona baktım. – Buyrun efendim? Aşina olmadığım bir hanım sesi: –

HANGİ HAYALİN GERÇEK OLSUN?

Kaymakam telefonda ağlıyordu. Önce hanımlığına verdim. Ama öyle değildi: – İlçemiz genelinde bütün okullara bir ödev verdim. “Gerçekleşmesini istediğiniz bir hayalinizi yazın.” 5020 öğrencinin kompozisyonu kaymakamlıkta toplanıp değerlendirmeye alınmış. – Çocuklar ve öğretmenleri bunun sadece bir kompozisyon yarışması olduğunu sanıyordu. Oysa ben, beş bin yirmi kişinin hepsinin hayalini gerçekleştirmek üzere yola çıktım. O ana kadar

Padişahın Rüya Tabiri Hikayesi

Padişah, bir gece rüyasında bütün dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hale geldiğini görür. Sıkıntı içinde uyanır. Vezirini çağırıp sarayın rüya tabircisinin hemen huzuruna getirilmesini buyurur. Uyku sersemi tabirci yanına gelince, padişah düşünü anlatıp sorar: “Tabirci, bu rüya hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir, hele bir söyle.” Tabirci biraz düşünür; sonra utana sıkıla: “Şerdir, Padişahım” der.

NİMETİN ŞÜKRÜ YAPILMAZSA, ELDEN GİDER VE AZAP GELİR…

Zalimliği ile meşhur Moğol hükümdarı Hülagu 1258 senesinde Bağdat’ı yakıp yıkar… 800.000 Müslümanı kılıçtan geçirir. Camiler, medreseler yerle bir edilir. Milyonlarca dînî ve ilmî eser Dicle Nehrine atılır. Nehir günlerce kan ve mürekkep akar… Hülagu, şehrin dışına kurduğu karargâhtan haber gönderip o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir. Ancak kimse görüşmek istemez. Çünkü,

Duanın Gücü

Duanın gücünü defalarca yaşamışımdır hayatımda. Bunlardan birisi 1980’li yıllarda basımdan geçti. Ailece Diyarbakır iline bağlı kaplıcaları ile meşhur Çermik de idik. Annemler sıcak sulara gitmiş, babam ağabeyim civar köylerden birine alış veriş yapmaya -et almaya- gitmişlerdi. Ben de pansiyonda odamda oturmakta idim. Bir ara hafiften kendimden geçtim. Uyku ile uyanıklık arasında bir halde iken söyle

Canım Annem

Orta yaşlı kadın, evin içinde telaşlı bir haldeydi. Eşyaların yerini değiştiriyor, örtüleri düzeltiyor, arada bir mutfağa gidip pişmekte olan yemeğe bakıyor, tekrar salona dönüyordu. Sokaktan gelen her seste pencereye koşuyor, her duyduğu kapı zilinde de, başkasının zili olduğunu anlayıp üzülüyordu. Başka şehirde iş bulan oğlu, hem uzak yerde olduğundan hem de izin alamadığından 2 aydır

Üç Söz – Üç Bin Akçe

İnsanoğlunun rızkını temin etme peşinde en az bugünkü kadar koştuğu devirlerden birinde, bir adamca­ğızın yolu gurbete düşmüş. Düğününün hemen sonrasın­da geldiği diyar-ı gurbette gece dememiş, gündüz deme­miş, çalışmış. Geride bıraktığı yeni gelinin hayali ciğerini yaka dursun, bu ev parası, şu arsa parası, öbürü mal melal için derken, adamcağız tam on sekiz sene kalmış gurbet elde.

Bebeğin Saçlarını Kazıtmak

Almanya’da yaşayan müslüman bir kadının bebeği dünyaya gelir. Kadın bebeği 7 günlük olunca saçlarını kazıtıp ağırlığınca altından sadaka verir. Bir kaç gün sonra bebeğin kontrolü için dr. a gider. Dr. bebeği görünce çok şaşırır ve bebeğin saçlarını siz mi kazıttınız yoksa doğuştan mı bu kadardı der. Kadın biz kazıttık deyince dr. şaşkınlığının sebebini açıklar; ”Bilim

İş Başvurusu Fıkrası

Adamın biri uzun yıllardır iş arıyormuş ve istediği işi bir türlü bulamıyormuş. Adam artık bıkmış ve son bir iş başvurusu daha yapacağım, olursa olur, olmazsa bir daha asla iş başvurusu yapmayacağım demiş. Neyse adam iş başvurusunda bulunmuş ve şans ya adamı görüşmeye çağırmışlar. Görüşme sonuna doğru personel müdürü sormuş; -Peki beklentilerin ne? Seni ne tatmin eder?

Karınızı nasıl sevmelisiniz?

Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. ‘Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir’ diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti. Alaycı bir ses tonuyla: –