Birkaç yıl önce, bir vilayetimizde, bir bakanlığın il müdürüydüm. Bağlı bulunduğumuz genel müdürlük, başka üç ilin de il müdürüyle birlikte beni, diğer bir ilimizde personel almak üzere görevlendirdi. Biz dört arkadaş birleşerek sözünü ettiğim ile gittik. Önceden bizim için ayrılan misafirhaneye yerleştik, şehre gelişimizi kimsenin duymasını istemiyorduk. Zaten ben ve arkadaşlarım bu ile ilk defa
Adam eşine sorar: “Benden daha yakışıklı bir erkek var mı? ” Kadın önce susup sonra cevap verir: “Bilmiyorum. ” Adam: “Benden daha iyisi var mı ? ” Kadın, yine: “Bilmiyorum. ” Adam: “Benden daha nazik bir erkek var mı ? ” Kadın: “Sana bilmiyorum dedim.” Adam: “Nasıl bilmezsin? ” Kadın: “Evet bilmiyorum, sen varken nasıl
Bir hanımefendi anlatıyor:1919 yılı idi. İstanbul baştan aşağı İngilizlerin işgali altındaydı .Liseyi yeni bitirmiştim. Güzel bir kızdım. Dünür gelmeye başladılar.Biri avukatmış, gösterdiler uzaktan, boylu poslu yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim. Nişanlandık. Nişanlımı seviyordum. Mutlu bir yuva kurmak hevesi ile lamba ışığının altında sabahlara kadar oyalar örüyor, çeyizlerhazırlıyordum. Ama çok geçmedi ki, mahallede bir dedikodu yayıldı. (Ayşe’nin
Başımdan geçen bu olayın kötü örneklere karşı ibret olması için yazmak ihtiyacı hissettim. 10 yıllık evliyim, benim 30, eşim 32 yaşında, 2 çocuk sahibiyiz. Geçen yıla kadar dünyanın en mutlu kadını itim. Taaki o mesaj benim facebook hesabıma gelene kadar. O gün dünya başıma yıkıldı sandım … Ne yapacağımı bilmeden, yaklaşık 8 ay geçti.Eşim zaman
Mutlu Adamın Gömleği ( Etkileyici Ve Çok Anlamlı Bir Hikaye ) Bir hükümdar amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Ülkenin bütün hekimleri saraya geldi, komşu ülkelerin hekimleri de çağırıldı. Ama hastalığa hiçbir çare bulunamadı. Hükümdar, herkesin gözü önünde her gün biraz daha erimeye devam ediyordu. Umutsuzluk içinde çırpınırken son çare olarak bütün falcıların, büyücülerin bulunup saraya getirilmesini
Bir adam Microsoft şirketine iş için konuşmaya gidiyor. Girmek istediği iş de tuvalet temizleyiciliği. HR menajeri ile görüşüp tıkanmış bir lavaboyu temizleyip testten geçiyor. HR menajeri adama testi geçtiğini, hangi gün saat kaçta iş başı yapması gerektiğinin kendisine e-mail yoluyla gönderileceğini söylüyor ve adam, bilgisayarı olmadığını dolayısıyla e-mail kullanmadığını açıklıyor. HR menajeri: “Üzgünüm ama e-mailiniz yoksa
Köyde yaşayan çiftin yedi tane kız çocuğu vardı. Çok istemelerine rağmen erkek çocukları olmamıştı. Sekizinci çocuğa hamile kalan kadın bu sefer ki erkek olsun diye dua ediyordu. Kocası bu konuda çok baskı yapıyordu kadına. Yedi kız babası olması köyde alay konusu olan adam köy ahalisinin dilinden kurtulmak için erkek çocuğa sahip olmak istiyordu. Bu
Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale: – Hayatını bağışlarım ama bir şartım var, der. ‘Kadınlar hayatta en çok ne ister?’ budur bilmek istediğim. Bu sorunun yanıtını getir kurtar kelleni der. Tabi generalde ölümden kurtulmak için, General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve Kaf dağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir. Günlerce gecelerce at
Belediye başkanı‚ geniş-rahat makam koltuğunda huzursuzca kımıldandı. Sesine daha bir otorite katarak kapıdaki ihtiyara seslendi; -Ne istiyorsan‚ söyle amca ! -Şey‚ efendim. Benim bacaklarından özürlü bir torunum var. -Anlaşıldı anlaşıldı. Belediye aracılığıyla dağıtılacak tekerlekli sandalyeleri duydun‚ ondan istiyorsun. Kusura bakma‚ sayısı az. Başvurular alınacak‚ sonra kura çekilecek. Şansına artık. -Yok efendim‚ onun için gelmedim. Torunumun
“Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarıda, inmemek