Oğullarının Cezanesini Morga Gelerek Teşhis Etmeleri İstenir – Aile Morga Gidince Şok Olur

Az sonra okuyacağınız hikâyedeki anne ve babayı eleştirmeyin. Aslında onlar her ebeveynin yapması gerekeni yapmışlar.

Sevdiğimizi kişileri hatalarıyla kabul ederiz. Yaptıkları hatalar ne olursa olsun görmezden geliriz. Aynı şekilde onlara destek de çıkarız.

Peki ya diğerleri? Maalesef diğer insanlar sevdikleriniz konusunda sizin kadar anlayışlı olamayabiliyorlar.

Hikâye Vietnam’daki askerlik görevini tamamlayıp evine dönmekte olan bir askerle başlıyor. San Francisco’da yaşayan anne ve babasına, “Anne! Baba! Eve dönüyorum. Sizden bir iyilik isteyeceğim. Arkadaşımı da yanımda getirmek istiyorum” dedi.

Sonra da, “Bilmeniz gereken bir şey var. Savaşta ağır yaralandı. Mayına bastı. Bir kolu ve bir bacağını kaybetti. Gidecek hiçbir yeri yok. Ben de gelip bizimle yaşamasını önerdim” diye devam etti.

Anne ve baba da, “Tabii ki evladım. Biz de onunla tanışmak isteriz” diye cevap verdi.

Sonra çocuğun telefonu çalar.

Annesi, “Duyduğuma çok üzüldüm. Yaşayacak bir yer bulmasına yardımcı olabiliriz belki” der.

Babası ise, “Oğlum! Bizden istediğin çok büyük bir şey. Böyle bir engeli olan birisi bize yük olur. Bizim de burada kurulu düzenimiz var. Ona maalesef bakamayız. Sen tek başına gelmeye bak. O kendi başının çaresine bakacaktır” der.

Çocuk ise, “Anne! Baba! Onun bizimle yaşamasını istiyorum” der.

Çocuk telefonu hızla kapatır ve ailesi çocuktan bir daha haber alamaz. Kapılarına polis gelir ve oğullarının hayatını kaybettiğini söyler. Oğullarının kimliğini doğrulamak için anne ve babayı morga çağırır.

Maalesef morgtaki gerçekten de oğulları çıkar.

Oğullarının bir kolu ve bir bacağı yoktur. Polis çocuğun intihar ettiğinden şüphelenir.

Herkesin ders çıkarması gereken son derece trajik bir hikâye. Toplumumuzun acımasızlığına ışık tutuyor. Toplum baskısı yüzünden hayatlarımızı yaşayamayacak hale geliyoruz.

Ciddi bir rahatsızlığı olan veya vücudunun bir uzuvunu kaybeden veya engeli olan kişilere aileleri çok iyi davranır ve üzerine titrer. Peki ya aynı durumda olup kimsesi olmayanlar?

Hikâyeden çıkarmamız gereken ders sadece tanıdıklarımıza değil tanımadığımız insanlara da insanlık namına iyi davranmamızdır.

İnsanları olduğu gibi kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorsanız paylaşın.