Güney Kore’de bir Türk kızı’de bir Türk kızı

Güney Kore’de bir Türk kızı

Didem Duygu Demir (26), birkaç yıldır Güney Kore’de yaşayan bir gezgin… Koreli nişanlısı DongHo ile Güney Kore’yi geziyor. Sıklıkla Türkiye’yi de ziyaret eden çift, takipçileri tarafından yoğun ilgi görüyor. Didem Duygu Demir, Güney Kore hikâyesini ve Kore’nin bilinmeyenlerini hurriyet.com.tr’ye anlattı.

Didem Duygu Demir, Güney Kore’de yaşadıklarını ve Güney Kore’nin ilginç kültürünü anlattı. İşte Didem Duygu Demir’in gözünden Güney Kore.

Güney Kore serüveniniz nasıl başladı?

Hmm… Gitmeden öncesi içinse soru, çoğunlukta olduğu gibi benimki de televizyonda yayınlanan bir drama ile oldu. Sonrasında Kore ile ilgili oluşturulmuş gruplarda arkadaşlıklar kuruldu. Tanıdıkça ve çevre de genişledikçe daha fazla ilgimi çekmeye başladı.
Araştırdıkça beğendim, beğendikçe daldım, daldıkça öğrendim diyebilirim. İlk başlarda popüler kültürü ile tanışıp derine indikçe tarihi ve kültürünün daha dikkat çekici olduğunu anladım. Bu yönüyle daha fazla ilgilendim.

Peki Kore’ye yerleşme kararını nasıl verdiniz?

Aslında yerleşmek gibi bir düşüncem hiç olmadı. Ben olduğu yerde bile 10 dakikadan fazla kalınca sıkılan tiplerdenim. Hareket olsun diye yılda üç dört defa gidip gelirim. Arada da diğer ülkelere uğrarım diye düşünüyordum. Başlarda öyle de oldu sonrasında baktım ki yerleşmişim.

Ailenizin tepkisi bu konuda ne oldu?

Başlarda panik oldu annem. Bilmediğimiz, hatta adını bile (o dönemde) çok fazla duymadığımız bir ülke. 12 saat uzaklıkta. Ne yerler ne içerler nasıl yaşarlar pek bilmiyorlar tabii… İlk başlarda kısa süreli gidiş gelişler olduğu için alışma dönemi kolay oldu. Sonrasında desteklediler.

Türkiye’de ve Güney Kore’de tanınan kardeşiniz Nur Sena Demir’den de biraz bahseder misiniz?

Sena 2012’de Kore büyük elçiliğinin düzenlediği K-Pop Şarkı Yarışması’nda birinci olup Kore’de yarışmaya hak kazanmıştı. K-Pop World Festival ‘de de finalist ülkeler arasında Türkiye’yi temsil etmiş ve 4. olmuştu.

Koreli nişanlınızın adı tam olarak ne?

Asıl adı DongHo. Ama Türkçe isimleri de var. İlk Türkçe adını Türkiye’ye eğitim için geldiğinde telaffuzda sıkıntı yaşamamak için öğretmeni vermiş. DongHo, Doğu ismine benziyor diye Doğu demiş. Sonra DongHo en az 5 defa isim değiştirdi. Sırasıyla Özgür, Ecevit, Emir, Kuzey 🙂 Şu sıralar Özgür ve Ecevit arasında gidip geliyor.

Nasıl tanıştınız?

Tanışma hikayemizse öyle ilginç bir hikaye de değil. Ben DongHo’yu görür görmez itici buldum. Sonra nasıl olduysa ikinci görüşmede aşık oldum ve ona açıldım. Ama beş defa reddedilince sanırım ilginç oldu bizim hikayemiz 🙂 Altıncıda ise kazandım.

Aileniz Özgür Ecevit Emir Kuzey veya DongHo’yu nasıl karşıladı? 🙂

Başta annem çok sıcak bakmadı açıkçası. Yabancı olması gözünü korkuttu. Çünkü ondan önce de bir yabancı yüzünden kalp kırıklığım olmuştu 🙂 Sonrasında çok sevdi ailem de onu. Bunda DongHo’nun başarısı büyük ama. Kendini sevdirdi.

Biraz da Güney Kore kültüründen bahsedelim. Türk ve Kore kültürünün çok yerde uyuştuğu doğru mu?

Evet doğru. Zaten tarihimizi incelediğimizde atalarımızın ortak olduğu konusunda ciddi verilere ulaşabiliriz. Örf, adetlerimiz, yaşayış tarzlarımız, alışkanlıklarımız ve hatta hurafe/batıl inançlarımıza kadar pek çok ortak noktamız var Korelilerle.

Modern zamanın gençlerine baktığımızda anlamak pek mümkün olmuyor ama bir iki kuşak geriye bakıldığında çok daha rahat anlayabiliriz bunu.

Mesela ortak batıl inançlarımızdan örnek verebilir misiniz?

Mesela ayna kırılması, Kore’de de uğursuzluk sayılır. Kötü rüya gördüğünde Koreliler de suya anlatır bizde de yapanlar çoktur 🙂 Kötü bir olay atlatıldıktan sonra tuz atılır-dağıtılır. Ayakkabı ile eve girmemek, yemekte saygı kuralları, büyüklere saygı kuralları ve hatta atasözlerimiz ve deyimlerimiz bile hemen hemen aynıdır Kore ile.

Kore’de yaşayan bir Türk olarak orada nasıl karşılanıyorsunuz?

Başlarda yani 4-5 yıl öncesinde Avrupalı olduğumu düşünüyorlardı. Türkiye dediğimde “Ooo sisterr!” diye tepki veren çok insanla karşılaştım. Genelde orta ve daha üstü yaştakiler minnet duygusu yüzlerinde ve çoğu zaman sözlerine yansıtarak konuşuyordu. Tabii bizde de olduğu gibi “Türkiye nerede?” diyenler de oluyordu.

Hatta bir keresinde taksici nereli olduğumu sorduğunda Türkiye cevabından sonra “Üsküdar’a giderinken dada da da daaaaa” diyerek şarkı söylemeye başlamıştı sözler sallama tabi 🙂

Son zamanlarda yaşanan olaylardan sonra insanlar biraz daha uzak duruyor bu günlerde. Önceden hevesle gitmek istedikleri bir ülke olduğunu söylerlerdi ama şu zamanlarda “Sakın gitme, bomba patlıyor” vs diyenler çok oluyor 🙁

Peki Kore dilini nasıl öğrendiniz? Sonuçta bambaşka bir alfabe.

Kore dili kolay. Kore harfleri (hangıl) göz korkutuyor sadece. Dil olarak dizilimi tam olarak Türkçe ile aynı. Sondan eklemeli. Yani Türkçe gibi düşünmek yeterli oluyor 🙂 Sanırım benim biraz ilgimin olması biraz da dile yeteneğimin olması gibi avantajlarım vardı. Harflerini bir günde çözdüm çünkü 🙂

Diğer her şey için ise sıkı bir dil eğitim programına katıldım. Dişimi sıktım 9 ayda hallettim. Çünkü Kore’de tutunabilmek için para kazanmam gerekiyordu bunun için de Korece öğrenmem şarttı 🙂

Konusu açılmışken nasıl geçimini sağlıyorsun?

Aslında 5 yıl boyunca dil seviyeme göre birkaç iş değiştirdim diyebilirim. Mesela dil bilmediğim bir dönemde erkek arkadaşıma sağlam bir hediye almak istemiştim özel bir günümüzde. Bunun için bir arkadaşımın restoranında bile çalışmıştım hehe. Sonrasında bir anaokulunda çalıştım

Derken burada bir dergide işe alındım arada yabancı olduğum için dikkat çeken bir yüzüm vardı sanırım bu sebeple birkaç marka ile beraber çalışıp Freelancer modellik de yaptım. Şimdilerde Türkiye’de bir firma çalışan bir şirkette Türkiye kolu iş takibi ve tercümanlık yapıyorum.

Peki Kore gerçekten de bize gösterilenler kadar güzel mi?

Üzgünüm ama değil yani.. Nasıl ki bizim dizilerimizde olduğu gibi evde abiyelerle dolaşan ablalarımız, topuklularla koşturan yardımcılarımız yok… Kore’de de durum aynı. Gerçi bize oranla daha gerçekçiler sanki dizilerinde.. Fantastik olayları ve aşırı zengin aşırı yakışıklı ve aşırı havalı esas oğlanla her şeyiyle tam tersi olan esas kızı saymazsak tabii 🙂

Hayat güllük gülistanlık değil dizilerdeki gibi. Ancak Kore böyle yansıtmakta çok başarılı. Medyayı bu anlamda güzel kullanıyorlar. Mesela üçüncü sayfa halk haberleri hep eve geç saatlerde verilir. Zaten halkın büyük kısmı da o saatte ya iştedir ya da yorgunluktan uyuyakalmıştır 🙂

Kore’de kızlar ve erkekler dizilerdeki kadar güzel ve yakışıklı mı?

Bizde sokaktaki herkes Fahriye Evcen ve Kıvanç Tatlıtuğ standartlarında olmadığı gibi Kore’de de öyle değil 🙂 Yalnız şunu söyleyeyim! Kore estetik konusunda dünyada bir numara:) Özellikle Gangnam taraflarında yoldaki herkesi akraba sanıyor insan! Sıfır hata çalışmış estetisyenler 🙂 Bir de mesela reklam panosunda bizdeki gibi ürün ya da film vs reklamlarından çok estetik merkezlerinin reklamları var 🙂
Orana bakarsak da güzel kadın ve güzel erkek oranı fazla oluyor. Ölçüt buysa tabii 🙂

Kore denince akla gelen ilk 4 şey ne?

Kimçi (Kore yemeği), Gangnam Style, Lee Min Ho (Kore’nin en ünlü aktörü) ve estetik.

Koreliler nasıl vakit geçirirler?

Halkın geneli çok çalışıyor. Mesela orta kesim diyebileceğimiz özel şirket çalışanlarını ele alalım. Sabah 8 akşam 6 bilenen mesai saatleridir. Ama en az bir saat önceden işe giderler. Çıkış saati en iyi şartlarda bir saat geçtir ama ayda iki üç defa şirkette sabahlarlar.

Kore’de tembellik en büyük ayıp sayılır. Hatta bazı önde elen firmalar elemanlarını sabah ilk toplu taşıma araçlarını kullanarak kütüphaneye gidenler arasından seçiyor diye dedikodular dolaşıyor. (İlk otobüs sabaha karşı 4:30 da başlıyor).

Kendilerine ayıracakları vakitleri pek yokmuş gibi görünse de buldukları ilk fırsatta yurt dışına çıkıyorlar. Tahminime göre bu genel standart hayat şartlarında yaşayanlar arasında 30 yaşında olup ikinci bir ülke görmemiş olan bir Koreli bulmak zordur 🙂
Sinema en ucuz aktivitedir (Yaklaşık 10 dolar). Tiyatro, opera, müzikaller birkaç kat ondan daha pahalıdır. Ama hadi yarın şu oyuna gideyim deme lüksün yoktur. Çünkü en az 3-4 haftalık oyunların hepsi doludur 🙂 Sanata çok düşkündür Koreliler. Söylenenin aksine herkes kitap okumaz metroda 🙂 ama herkesin telefona baktığı konusu bilinmeyen bir gerçektir.

Yolda yürürken bile herkes o kadar çok telefona bakıyor ki bir ara “Yolda yürürken telefona bakanlar için nasıl bir ceza uygulasak?” diye anketler yapılıyordu 🙂 Dünyada en çok alkollü içecek tüketilen ülke Kore’dir. Her an her yerde sarhoş insanlar görebilirsiniz 😀 Sarhoş ama sosyal sarhoş 🙂 Düğünde alkol alınır, cenazede alkol alınır bayramda, iş yemeğinde, eğlencede, üzüntüde, dağ gezisinde, golf sahasında vs vs.

Peki Kore’de yaşamakta olduğun hayatını bir kitapta anlatmaya nasıl karar verdin?

Kore’ye geldikten sonra Türkçesi yüzdeye vurursak otuzlarda olan bir sevgilim vardı yanımda sohbet edebileceğim. Ee yabancısın haliyle gün içinde aldığın stres, yaşadıkların bir de sosyal medyada tanıdık tanımadık insanlardan aldığın olumlu olumsuz enerjiler..

Bunları atmanın en güzel yolu yazmaktı. Bir gün çatı katında bulunan evimde otururken bir sayfa açayım bana yapılan haksızlıklardan başlayayım yazmaya dedim :)))

Sonra kitabın da adı olan bu sayfayı açtım. Başladım yazmaya. Yazdıkça beğenildi daha olumlu şeyler ve Kore hakkında doğru bilinen yanlışları anlatmaya kadar vardı sonuç 🙂 En çok ilgi gören konu da DongHo ile tanışmamızdı.

Sonrasında birkaç yayınevi ulaştı. Yok dedim ya.. Ben kim yazmak kim.. Ama Ephesus Yayınevi öyle bir ilgilendi ki sağolsunlar. Benden daha çok güvendiler yazdıklarıma. Çok desteklediler. Emekleri çoktur üzerimde. Sevgili editörüm Nilüfer.. ona da selamlar olsun 🙂


Kore’deki Çatı Katımdan Sesleniyorum’a beklediğiniz ilgiyi gördünüz mü?

Beklediğimden çok daha fazlasını gördü. Ben bu dünyadan gittiğimde tamamen silinme korkusu yaşayanlardanım 🙂 o yüzden bir iz bırakmak istedim her zaman. Kitap bu konuda en mantıklı olanlardandı.. Beklediğim ilginin çok daha fazlasını gördü. Şu anda ikincisini yazmaktayım.

Kore hayranlarına, okurlarına ve DongHo ile seni sevenlere iletmek istediğin bir mesaj var mı?

Öncelikle hiç bir şeyden korkmamalarını ve kalpten doğru olduğuna inandıkları her şeyin mümkün olduğunu bilmelerini hatırlatmak istiyorum. Dünyada kendimize yaşayacak bir alan bulduysak umut vardır demektir diyorum. Yanımda benimle beraber yürüyen herkese teşekkürler ediyorum.

Didem Duygu Demir, yaşadıklarını Kore’deki Çatı Katımdan Sesleniyorum adlı kitapta anlattı. Paylaşımlarına ise duygu_dd adlı kullanıcı adıyla Instagram’dan yapmaya devam ediyor.